Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Donald Trump’ın, Pennsylvania eyaletinde yaptığı seçim mitingi sırasında silahlı saldırıya uğraması ABD’yi derinden sarstı. ABD medyası Trump’ın verdiği ikonik poza ve ağzından çıkan tek kelimeye dikkat çekerken, İngiliz medyası Trump’ın Beyaz Saray’a dönebileceğini yazdı. İşte dünya basınından dikkat çeken analizler…
Tarih bize şunu gösteriyor ki, ölüm tehditleri ABD başkanları için bir tür mesleki tehlike haline gelmiştir ve görev başındaki dört başkan buna yenik düşmüştür. Eski ABD Başkanları Abraham Lincoln, James Garfield, William MCKinley ve John F. Kennedy uğradığı suikastlar sonucu hayatlarını kaybettiler. Her başkanın ölümü ABD ve dünya için çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı.
Dün akşam Eski ABD Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti’nin başkan adayı Donald Trump’a gerçekleştirilen saldırı da ABD’de taşları yerinden oynatacak gibi görünüyor.
AĞZINDAN TEK BİR KELİME ÇIKTI: SAVAŞ
İngiliz Telegraph gazetesi Trump’ın hayatına yönelik saldırının her şeyi değiştirdiğini iddia ettiği haberinde “Donald Trump’a yönelik suikast girişimi on yıllardır yaşanan en önemli anlardan biri ve bu bize Trump’ın Beyaz Saray’a geri döneceğini gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
Saldırı sonrası Trump’ın oylarının artabileceğine dikkat çeken Telegraph, 1981 yılında vurulan eski ABD başkanı Ronald Reagan’ı hatırlattı:
“Trump’ın konuştuğu alanda duyulan silah sesleri sonrası ABD’de her şey değişti. Cumartesi günkü olaylar Trump’ın desteğini daha da artıracak. Eski ABD başkanı Reagan’ın oyları da vurulduktan sonra 8 puanlık bir atış göstermişti. Associated Press fotoğrafçısının anında yakaladığı tarihi bir görüntüde Trump’ın kanlar içinde yere düştüğü ve sonrasında çevresi gizli servis ajanlarıyla çevrili bir şekilde yeniden yerinden kalktığı görülüyor. Ölümün kıyısından dönen Trump hemen yumruğunu hava kaldırdı ve ağzından tek bir kelime çıktı : Fight (savaş)
VERMEK İSTEDİĞİ MESAJ ÇOK AÇIK
Trump’ın oğlu olaydan hemen sonra babasının bir fotoğrafını şu başlıkla paylaştı: ‘Amerika’yı kurtarmak için savaşmayı asla bırakmayacak’
Haberin Devamı
Trump’ta saldırı sonrası yaptığı ilk açıklamada ‘ülkemizde böyle bir eylemin gerçekleşebilmesi inanılmaz’ dedi. Bu sözün alt metni açık: ‘Amerika çökmüş durumda ve ben bu durumu düzelteceğim.’
Trump seçim kampanyasını herkesin onu alt etmek için çabaladığı fikri üzerine kurdu. Federal savcılar, hakimler, seçim görevlileri, rakip politikacılar ve gazetecilerin hepsi kampanyasını çökertmeye ve Beyaz Saray’a dönüşünü engellemeye çalışmakla suçlandı.
Bu iddiaların çoğu haklı olarak tartışıldı. Ancak dün gece yaşanan olaydan sonra Trump’ın en kötü düşmanları bile, yeniden seçilmesindense onun ölmesini tercih edecek bir kesimin olduğunu tartışıyor.
Trump’ın destekçileri suikast girişiminin ABD’yi kurtarma savaşının son evresi olduğunu iddia ediyorlar ve bu söylem artık kampanyaya hakim olacak gibi görünüyor.”�
Haberin Devamı
NYT HAVAYA KALKAN YUMRUĞA DİKKAT ÇEKTİ
ABD’nin en büyük gazetelerinden biri olan New York Times da Trump’ın havaya kaldırdığı yumruğuna dikkat çekti ve bunun Trump’ın içgüdülerini ortaya çıkardığını yazdı:
“Donald Trump az önce vurulmuştu, ayağa kalktı. Beyaz gömleğinin yakası açılmıştı, şapkası artık kafasında değildi. Çevresindeki ajanların hepsi bir ağızdan ‘buradan çıkmalıyız’ diyordu. Trump, hayranlarına iyi olduğunu işaret etmeden sahneyi terk etmezdi, çevresindeki ajanlara ‘bekleyin’ diye talimat verdi, kalabalığa doğru baktı ve yumruğunu havaya kaldırdı. Trump o anda nasıl bir görüntü verdiğinin gayet farkındaydı. Ancak buna daha önce hazırlanmamıştı. Bu tamamen bir iç güdüydü.”
WASHİNGTON POST: TRUMP’IN YUMRUĞU YENİ BİR SEMBOL OLACAK
Haberin Devamı
Washington Post gazetesi ise silahlı saldırının zaten karanlık ve çalkantılı olan Beyaz Saray yarışını altüst ettiğini yazdı. Trump’ın kampanya ekibinin vizyonunu kesinlikle değiştireceğini yazan gazete, Trump’ın yüzü kanlar içinde yumruğu havadaki fotoğrafının sosyal medyada çoktan viral hale geldiğini vurguladı. Rice Üniversitesi’nden Douglas Brinkley de gazeteye yaptığı değerlendirmede “Amerikan ruhunda baskı altında metanet ve cesaret görmeyi seven bir şey var ve Trump’ın havadaki yumruğu yeni bir sembol olacak.” dedi.
Wall Street Journal gazetesi silahlı saldırının ABD siyasi tarihinde karanlık bir güne işaret ettiğini yazdı. Trump’ın yaralı olmasına rağmen sahneden meydan okurcasına indiğini yazan gazete haberinde Cumhuriyetçilerin açıklamalarına yer verdi. Cumhuriyetçiler olayın solun Trump’a yönelik düşmanlığının doruk noktası olduğunu öne sürdüler.
ABD’NİN LANETLİ TARİHİNDE YENİ BİR SAYFA AÇILDI
CNN International, Trump’a yönelik suikast girişiminin ABD’nin lanetli tarihinde yeni bir sayfa açtığını yazdığı analizinde “Modern tarihin en gergin dönemlerinden birinde gerçekleştirilen saldırı ülkeyi sarstı” ifadesini kullandı.
Saldırıdan hemen sonra Associated Press’ten Evan Vucci’nin çektiği fotoğrafta Trump, yüzünden kanlar akarken bir eli havada yumruğunu kaldırmış şekilde görünüyor. CNN’e göre bu poz arkasındaki ABD bayrağı ile beraber anında ikonik bir ana dönüştü ve ABD halkı için tarihi travmaları canlandırdı.
Son dönemde artış gösteren deprem sarsıntıları devam ederken, 2023 yılında Kıbrıs için deprem araştırması yapan Türkiye’deki Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) çalışmalarını sürdürüyor. MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanı Doç. Dr. Selim Özalp ve MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi Başkanı ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Hasan Elmacı, çalışmalar hakkında YENİDÜZEN’e bilgiler verdi, Kıbrıs’ın doğu, kuzey ve batı sahilleri boyunca sıvılaşma potansiyeli bulunduğunu belirtti.
“KKTC’de yer alan Güzelyurt ve Gazimağusa körfezlerinin Tsunami yönünden araştırılması gerekmektedir” değerlendirmesini yapan MTA Genel Müdürlüğü yetkilileri, KKTC genelini kapsayacak şekilde Deprem Tehlike Haritaları’nın oluşturulmasının da elzem olduğunu ifade etti.
Mesarya Havzası’nın, genç çökellerle olduğunu kaydeden Doç Dr. Özalp ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Elmacı, “KKTC deprem ve depremle tetiklenen sıvılaşma, tsunami gibi jeodinamik süreçlerin etkisi altında kalabilme potansiyeline sahiptir. Bu süreçlerin her biri ada için ciddi risklere neden olabilecek jeolojik tehlike kaynaklarıdır” değerlendirmesini yaptı.
Çalışmalar hakkında da bilgiler veren MTA Genel Müdürlüğü yetkilileri, Hendeklerde saptanan eski depremlerin tarihini belirlemek için örnekler alındığını belirterek, “açılan hendeklerde belirlenen eski depremlere ilişkin yorumlamalar ise hendeklerden derlenen tarihlendirme örneklerinin analiz sonuçları ile birlikte değerlendirilmekte ve raporun hazırlanmasına devam ediliyor” şeklinde görüş bildirdi. Son dönemde yaşanan sarsıntıları da değerlendiren yetkililer, bu depremlerin sarsıntı dışında Kıbrıs’a doğrudan bir etkisi olmadığını dile getirdi.
“Hendeklerde saptanan eski depremlerin tarihini belirlemek için örnekler alındı”
Soru: Kıbrıs ile ilgili deprem çalışmalarında nasıl bir aşamaya gelindi? Kıbrıs bu konuda tehlikeli bir noktada mı?
“KKTC’nin karadaki deprem kaynağı olarak tanımlanabilecek Dardere (Ovgos) ve Koruçam Fay Zonları içerisinde yer alan diri fayların niteliğini ve geçmişte oluşturduğu deprem veya depremleri ortaya koyabilmek için seçilen alanlarda hendekli paleosismoloji çalışmaları yapıldı. Aktif Faylar üzerindeki depremlerin araştırıldığı Paleosismoloji çalışmaları, KKTC ana karasında haritalanmış tüm faylar üzerinde gerçekleştirilen hava fotoğrafı analizleri ve jeolojik gözlemler ışığında seçilen alanlarda, yaklaşık 20-30 metre uzunluğunda, ortalama 5 metre genişliğinde ve en derin yeri 4 metre olacak şekilde kazılan hendekler ile gerçekleştirildi. Hendeklerde saptanan eski depremlerin tarihini belirlemek için örnekler alındı. Örneklere ilişkin sonuçlar ilgili laboratuvarlardan geldi, değerlendirilme çalışmaları ve rapor yazımı devam ediyor”
“KKTC Diri Fay Haritası revize edilerek, bu fayların deprem tarihçeleri ortaya konuldu”
Soru: Paleosismoloji Raporu nedir? Bu rapor ne zaman tamamlanacak?
“Kuvaterner (son 2,5 milyon yıllık zaman dilimi) dönemi süresince en az bir kez yüzey kırığı oluşturacak şekilde deprem üretmiş faylara Aktif Fay adı veriliyor. Paleosismoloji ise jeolojik ve jeomorfolojik verilerden yararlanarak diri faylar üzerinde yüzey kırığı oluşturmuş eski depremlerin yeri, büyüklüğü ve zamanı hakkında veri üretmeyi hedefleyen bir bilim dalıdır. KKTC’de 2023 yılının Ekim-Aralık ayları arasında MTA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen proje ile hem kentsel hem de sanayi-maden alanları için arazi planlamasına ihtiyaç duyulması nedeniyle KKTC’de yapılacak olan bölgesel planlamaları yönlendirici temel yerbilim verilerinin hazırlanması hedeflendi. Söz konusu ihtiyacı karşılamak üzere KKTC’de genç tektonik yapıların karakteristiklerinin belirlenmesi, alansal dağılımlarının ortaya konulması, kinematik analizlerinin yapılması, özellikle deprem tehlikesi için önemli olan neotektonik dönem yapılarının Türkiye’de yapılan çalışmalardaki standartlar kapsamında haritalanarak, paleosismolojik kazı çalışmaları detaylandırılmıştır. Bu kapsamda KKTC Diri Fay Haritası revize edilerek, bu fayların deprem tarihçeleri ortaya konmuştur. Açılan hendeklerde belirlenen eski depremlere ilişkin yorumlamalar ise hendeklerden derlenen tarihlendirme örneklerinin analiz sonuçları ile birlikte değerlendirilmekte ve raporun hazırlanmasına devam ediliyor.”
“Depremlerin Kıbrıs’a sarsıntı dışında doğrudan bir etkisi yok”
Soru: Geçtiğimiz Cuma akşamı Antalya’da gerçekleşen depremin adaya etkisi ne oldu?
“Kıbrıs Adası, dünyadaki en önemli iki deprem kuşağından birisi olan Alp-Himalaya Deprem Kuşağı üzerinde yer alıyor. 29.11.2024 tarihinde 22:13’te Gazipaşa (Antalya) açıklarında meydana gelen 4,8 büyüklüğündeki deprem, Alp-Himalaya Deprem Kuşağı üzerindeki önemli deprem kaynaklarından birisi olan Kıbrıs Yayı’nın veya Dardere (Ovgos) Fay Zonu’nun denizdeki devamı üzerinde oluştuğu yorumlanmaktadır. Antalya Körfezi’nde meydana gelen bu ve benzeri depremlerin sarsıntı dışında KKTC’ye doğrudan bir etkisi olmamakla birlikte, bu faylardan kaynaklı deprem tehlikesinin olduğunu göstermektedir. Ayrıca bölgedeki sismik aktivitenin devam ettiğini göstermesi bakımından da önemlidir.”
“Dardere (Ovgos) Fayı yıkıcı etkisi yüksek olabilecek en önemli diri fay…”
Soru: Ovgos Fayı… Sismolojik açıklaması nedir?
“Dardere (Ovgos) Fay Zonu, KKTC ana karası içinde haritalanmış ve yıkıcı etkisi yüksek olabilecek en önemli diri faydır. Gerek MTA ve gerekse diğer bilim insanları tarafından yapılan çalışmalarda bu zona ait olan en önemli bulgu, her biri farklı derecede deformasyon geçirmiş farklı kaya birimlerinin Dardere (Ovgos) Fay Zonu tarafından yan yana getirilmiş olmasıdır. Fay zonu üzerinde gerçekleştirilen paleosismoloji çalışmalarına göre Kuvaterner akitvitesi belgelenmiştir. Bu nedenle diri fay olarak değerlendirilmektedir.”
“KKTC, deprem, sıvılaşma, tsunami gibi jeodinamik süreçlerin etkisi altında kalabilme potansiyeline sahiptir”
Soru: Kıbrıs kaç Fay hattının üzerinden geçiyor, en tehlikeli fay hattı hangisidir?
“Kıbrıs Adası Afrika-Anadolu levhaları arasında yüksek deprem aktivitesine sahip dalma-batma zonu içinde bulunması, hem Dardere (Ovgos) Fay Zonunun gelişmesine ve hem de doğu-batı uzanımlı diğer faylara koşut uzanan genç sıradağların kuzey ve güney yamaçlarının yüksek eğimli olmasına neden olmuştur. Dağlık alanlar dışında kalan Mesarya Havzası, Kuvaterner’de oluşmuş genç çökellerle kaplıdır. Dolayısıyla, KKTC deprem ve depremle tetiklenen sıvılaşma, tsunami gibi jeodinamik süreçlerin etkisi altında kalabilme potansiyeline sahiptir. Bu süreçlerin her biri Ada için ciddi risklere neden olabilecek jeolojik tehlike kaynaklarıdır.”
“Doğu, kuzey ve batı sahilleri sıvılaşma potansiyeline sahiptir”
Soru: Kuzey Kıbrıs’ta Gazimağusa ve Karpaz’a kadar olan doğu güneydoğu sahillerinde ve Güzelyurt Ovası’nın sahil kesimlerinin sıvılaşmaya eğimli alanlar olduğu söyleniyor. Bu tespit hakkında neler söylenilebilir, gerçekten böyle bir şey var mı?
“Sıvılaşma, deprem sırasında yerin yoğun bir şekilde sarsılması sonucu toprağın dayanıklılığını kaybederek katıdan çok sıvı gibi davranmaya başlamasıdır. Bu olay, binaların altında gerçekleştiğinde, zemin yapıların temelini destekleme özelliğini yitirir. Sonuç olarak, binalar ve diğer yapılar devrilebilir, kayabilir veya yan yatabilir. 2014-2016 yılları arasında MTA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen bir proje kapsamında KKTC sınırları içerisinde kalan alanın Kuvaterner Jeolojisi Haritası hazırlanmış ve bu haritadan yararlanılarak literatürde kabul gören ve yaygın olarak kullanılan yöntemlere göre bölgesel sıvılaşma yatkınlık haritaları oluşturulmuştur. Bu haritaya göre Kuvaterner döneminde Mesarya havzası ve etrafında alüvyon yelpazesi çökelleri, döküntü-etek çökelleri ve akarsu ortamı çökelleri gelişmiştir. Buna göre KKTC’nin doğu, kuzey ve batı sahilleri boyunca kumul ve plaj çökelleri yaygın olarak izlenmektedir ve bu alanların sıvılaşma potansiyeli bulunmaktadır.”
“KKTC genelini kapsayacak şekilde Deprem Tehlike Haritaları oluşturulmalı”
Soru: Depremle ilgili nasıl çalışmalar yapılmalı, önerileriniz nelerdir?
“MTA tarafından gerçekleştirilen jeolojik tehlikelere yönelik yürütülen projeler sonrasında, özellikle diri fayların geçtiği alanlarda, heyelan, tsunami ve sıvılaşmaya yatkın kesimlere yönelik planlama yapılabilmesi için büyük ölçekli (1:1.000, 1:5.000, 1:10.000) çalışmaların yapılması önemlidir. Ayrıca KKTC’de yer alan Güzelyurt ve Gazimagusa körfezlerinin Tsunami yönünden araştırılması gerekmektedir. KKTC genelini kapsayacak şekilde Deprem Tehlike Haritaları’nın oluşturulması elzemdir. Bu haritaların oluşturulabilmesi için gereken altlık veriler; Temel Jeolojik veri, Diri Fay Haritası, Kuvaterner Jeolojisi Haritası, Sıvılaşma Yatkınlık Haritaları, Paleosismolojik veri, Tsunami Araştırmları ve Kabuk kalınlığı gibi verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Deprem öncesi çalışmalar kapsamında KKTC genelinde yapılması gereken en önemli çalışma Tsunami ve Kabuk Kalınlığının belirlenmesi çalışmalarından sonra KKTC Deprem Tehlike Haritası’nın oluşturulmasıdır.”
MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanı Doç. Dr. Selim Özalp ve MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi Başkanı ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Hasan Elmacı, YENİDÜZEN’in sorularını yanıtladı…
Türkiye Cumhuriyeti (TC) Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Uluslararası toplum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) artık tanımalı, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmalıdır” diyerek, Kıbrıs meselesinde yalnızca Ada’daki gerçekler üzerine inşa edilecek bir çözümün adil, kalıcı ve sürdürülebilir olacağını vurguladı.
Federasyon modelinin artık bir seçenek olmadığını kaydeden Yılmaz, Türkiye’nin, anavatan ve garantör devlet olarak, Kıbrıs Türklerinin haklı davasını savunmaya devam edeceğini belirtti.
KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilen bir ülke olmasına yönelik çabalarını sürdüreceklerini ifade eden Yılmaz, “Haksız ambargolar ve izolasyonlarla Kıbrıs Türkü’nün spor, eğitim ve ulaşım gibi temel insan hakları dahi on yıllardır ihlal ediliyor olsa da biz Kıbrıs Türkü’nü ihtiyaç duyduğu her alanda desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu.
-Yılmaz: “KKTC’nin kat ettiği mesafeyi bir kez daha gözlemleme fırsatım oldu”
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Başbakan Ünal Üstel ile görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamada, Üstel’i ülkede ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti.
KKTC’nin kuruluşunun 41’inci yıl dönümü nedeniyle geçen ay adayı ziyaret ettiğini belirten Yılmaz, “Bu vesileyle Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin Cumhuriyet Bayramı’nı bir kez daha kutluyor, göstermiş oldukları misafirperverlikten ötürü KKTC makamlarına teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.
Ziyarette, KKTC’nin kat ettiği mesafeyi bir kez daha gözlemleme fırsatı olduğunu dile getiren Yılmaz, “KKTC geliştikçe, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin daha iyi şartlarda yaşadığını gördükçe bizler de mutlu oluyoruz” diye konuştu.
İlk etapta ayakta tedavi ve muayene hizmetleri ile sınırlı olarak KKTC ve TC vatandaşlarına hizmet verecek olan 24 Aralık 1963 Girne Asker Hastanesi’nin açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi yerleşkelerinin inşası için devam eden çalışmaları yerinde incelediklerini kaydetti, projenin en kısa sürede tamamlanacağına inanç belirtti.
-“Kıbrıs Türkü’nü ihtiyaç duyduğu her alanda desteklemeye devam edeceğiz”
2024 yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması kapsamındaki projelerle ilgili KKTC hükümetiyle iş birliği halinde çalışmaya devam edeceklerini ifade eden TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilen bir ülke olmasına yönelik çabalarını sürdüreceklerini vurguladı.
“Haksız ambargolar ve izolasyonlarla Kıbrıs Türkü’nün spor, eğitim ve ulaşım gibi temel insan hakları dahi on yıllardır ihlal ediliyor olsa da biz Kıbrıs Türkü’nü ihtiyaç duyduğu her alanda desteklemeye devam edeceğiz” diyen Yılmaz, şunları kaydetti:
“Bugüne dek fikir ve gönül birliği içinde sürdürdüğümüz bu haklı mücadelede elde ettiğimiz kazanımları daha da ileri götürecek güçte ve kararlılıkta olduğumuz şüphe götürmeyecek bir gerçektir. Bu gerçeği sadece sözle değil, her vesileyle gerçekleştirdiğimiz müşterek icraatlarla gösteriyoruz.”
-“KKTC’nin Türk devletleri ile olan ilişkilerinin gelişmeye devam edeceğine olan inancımız tamdır”
KKTC’ye ekonomik olarak verdikleri destek gibi siyasi desteği de sürdürdüklerinin altını çizen TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, KKTC’nin tanınması ve uluslararası toplumda hak ettiği yere gelmesi için çalışmaya devam ettiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın 6 Kasım’da Bişkek’te düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 11. Zirvesi’ne onur konuğu olarak davet edilmesini önemli bir gelişme olarak gördüklerini ifade eden Yılmaz, “KKTC’nin Türk devletleri ile olan ilişkilerinin gelişmeye devam edeceğine olan inancımız tamdır” vurgusu yaptı.
-“Federasyon modeli artık bir seçenek değildir”
Kıbrıs meselesinde Cumhurbaşkanı Tatar tarafından ortaya konulan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletli çözüm vizyonuna desteklerinin tam olduğunun altını çizen TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın 79. BM Genel Kurulu’na hitaplarında bir kez daha ifade ettikleri üzere, uluslararası toplum KKTC’yi artık tanımalı, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmalıdır.
Kıbrıs meselesinde yalnızca adadaki gerçekler üzerine inşa edilecek bir çözümün adil, kalıcı ve sürdürülebilir olacağını her fırsatta vurguluyoruz.
Birçok kereler denenmiş, ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle hayata geçirilemeyerek tükenmiş olan federasyon modeli artık bir seçenek değildir.
Türkiye, anavatan ve garantör devlet olarak, Kıbrıs Türklerinin haklı davasını savunmaya devam edecektir.”