GÜNDEM
Kıbrıs’ta yeni bir ruha ihtiyaç var
Published
4 hafta agoon
By
dikdurusTürkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile Atina’daki görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.
Yerapetritis ile Kıbrıs meselesini de görüştüklerini belirten Fidan, bu konuda Türkiye’nin tutumunun belli olduğunu ve Kıbrıs meselesini adadaki gerçekler temelinde ele almaya devam edeceklerini ifade etti.
Fidan, federasyon modelinin adada artık geçerli olmadığının zaman içinde ispatlandığını kaydederek, “Adada hem Türklerin her Rumların güvenliğini, özgürlüğünü ve refahını mümkün kılacak yeni bir ruha ihtiyaç vardır.” dedi.
Fidan, açıklamasına, Yerapetritis’in gösterdiği misafirperverlikten dolayı teşekkür ederek başladı, Atina’da bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğunu söyledi.
Fidan, “Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler olumlu yönde ilerlemekte. Çok boyutlu işbirliğimiz giderek güçleniyor. Ticaret, ekonomi ulaştırma, turizm ve kültür gibi alanlarda hep beraber önemli adımlar atıyoruz.” diye konuştu.
Görüşmede, iki ülke arasında yeni alanlarda işbirliği yapılabileceğinin ele alındığını ve buna yönelik çalışmaların devam ettiğini söyleyen Fidan, “Birbirimizi kritik konularda daha iyi anlamak için çaba gösteriyoruz. İçinde bulunduğumuz bölge, çok sayıda sorun barındırmakta. Bu zor coğrafyada Türkiye ve Yunanistan’ın karşılıklı güven içinde hareket edebilmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Fidan, kazan-kazan yaklaşımıyla halkların refahına ve huzuruna katkı sağlanabileceğini, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in bu yöndeki siyasi iradelerini açık bir şekilde ortaya koyduğunu hatırlattı.
“Önümüzdeki tarihi fırsatı değerlendirmeli ve ülkelerimiz arasındaki olumlu iklimi kalıcı hale getirmeliyiz. Ebedi komşumuzu ebedi dostluğa dönüştürmeliyiz. Bu hedefe, samimi ve yapıcı bir anlayışla ulaşabileceğimizden hiç kuşkum yok.” ifadelerini kullanan Fidan, bugünkü görüşmede ikili ilişkilerin kapsamlı bir şekilde ele alındığını söyledi.
Fidan, ilerleyen aylar için, yol haritasının gözden geçirildiğini dile getirerek, 2025’in ilk aylarında Ankara’da yapılması planlanan, liderlerin katılımıyla gerçekleştirilecek, 6. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının hazırlıklarının ele alındığını anlattı.
Bu toplantı kapsamında, imzalanabilecek anlaşmalar üzerine çalışmaların sürdürüldüğüne dikkati çeken Fidan, şöyle devam etti:
“Bakanlıklarımız arasındaki siyasi diyalog ve pozitif gündem ortak eylem planı toplantıları ise önümüzdeki ay Atina’da gerçekleştirilecek. Diğer bakanlıklarımız arasındaki temaslar da devam ediyor. Başta ulaştırma ve turizm alanlarında olmak üzere ilgili bakanlıklarımız ve kurumlarımız yakın dönemde bir araya gelecekler.”
Fidan, ulaştırma işbirliği kapsamında, İpsala Kipi Sınır Kapısı’nda ikinci köprünün yapılmasına yönelik hazırlık çalışmalarının devam ettiğini, köprünün inşaatının ilerleyen dönemlerde başlamasının planlandığını aktardı.
– “Bildiğiniz gibi Ege’de görüş ayrılıklarımız olduğu bir gerçek”
İki ülke arasındaki ticaret hacminin hedefinin 10 milyar dolar olduğunu hatırlatan Fidan, bu hedefe ulaşmak için ortak çabaların sürdürüldüğünü belirtti.
Fidan, “2023 yılında 5,8 milyar dolar olarak gerçekleşen ticaret hacmimizin bu yıl sonunda 6 milyar doları geçmesini öngörmekteyiz. Geçtiğimiz aylarda tesis ettiğimiz ortak iş konseyinin ticari ve ekonomik ilişkilerimiz bakımından önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz.” dedi.
Görüşmede, Yunan mevkidaşı Yerapetritis ile Ege ve Doğu Akdeniz bağlamındaki hususların, uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilkeleri temelinde kapsamlı bir şekilde ele alındığını kaydetti.
Bakan Fidan, “Bildiğiniz gibi Ege’de görüş ayrılıklarımız olduğu bir gerçek. Bunları geçmişte istişari görüşmelerde de ele alıyorduk. Gerçekçi davranmamız ve sorunlarımıza doğru teşhisler koymamız gerekiyor, üzerinde çalışmamız ve çözüm aramamız gereken Ege’de birbiriyle bağlantılı pek çok sorun var. Bunları sadece kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge meselesine indirgeyemeyiz. Gerginlik ve kriz yaratma potansiyeli olan tüm sorunları, karşılıklı saygı ve işbirliği temelinde ele almalıyız.” diye konuştu.
Bu çerçevede yeniden başlatılan güven artırıcı önlemler toplantılarının son turunun 6 Kasım’da İstanbul’da düzenlenmiş olmasından memnuniyet duyduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:
“Türkiye olarak Doğu Akdeniz’de hakça paylaşım ülkesini savunmaya devam ediyoruz. Hatırlayacağınız gibi liderlerimiz yaklaşık bir yıl önce, 7 Aralık’ta, geçtiğimiz yıl dostane ilişkiler ve iyi komşuluk hakkında Atina Bildirgesi’ni imzalamıştı. Bildirgenin lafzı ve ruhu doğrultusunda hareket etmemizin görüş ayrılıklarımızın aşınmasını kolaylaştıracağına inanıyoruz.”
– “Kıbrıs meselesini adadaki gerçekler temelinde ele almaya devam edeceğiz “
Yerapetritis ile Kıbrıs meselesini de görüştüklerini belirten Fidan, bu konuda Türkiye’nin tutumunun belli olduğunu ve Kıbrıs meselesini adadaki gerçekler temelinde ele almaya devam edeceklerini ifade etti.
Fidan, federasyon modelinin adada artık geçerli olmadığının zaman içinde ispatlandığını kaydederek, “Adada hem Türklerin her Rumların güvenliğini, özgürlüğünü ve refahını mümkün kılacak yeni bir ruha ihtiyaç vardır.” dedi.
Türkiye ve Yunanistan’ın ortak tarihle birbirine bağlı olduğuna dikkati çeken Fidan, bu ortak tarihin parçası azınlıkların da iki ülke için birer zenginlik ve çeşitlilik kaynağı olduğunu vurguladı.
Fidan, mevkidaşıyla görüşmesinde Yunanistan’da yaşayan Türk azınlığın ve soydaşların sorunlarını, talep ve beklentilerini gündeme getirdiklerini anlatarak, “Onların hak ve özgürlüklerini huzur içinde kullanabilmelerine büyük önem veriyoruz. Yüzyıllara yayılan ortak geçmişimiz aynı zamanda bizlere kültürel zenginliklerimizi birlikte yaşama fırsatı sunuyor. Bu değerleri, hep beraber geleceğe aktarabiliriz.” şeklinde konuştu.
Bu itibarla Yunanistan’daki Türk kültürel mirasının korunmasını önemsediklerini aktaran Fidan, Türkiye’nin Osmanlı eserlerinin restorasyonunda her türlü desteğe hazır olduğunu ilettiğini ve bu konuda karşılıklı işbirliği yapılabileceğini ifade etti.
– Türkiye, terörle mücadelede Yunanistan’la etkin işbirliği bekliyor
Fidan, Yerapetritis ve heyetiyle görüşmede, FETÖ, PKK ve DHKP-C başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadelede komşu Yunanistan’la daha etkin işbirliği görmeyi beklediklerini söylediklerini aktardı.
Terörle mücadele konularını da ele aldıklarını kaydeden Fidan, bunun iki ülkenin de menfaatine olduğunu dile getirdi.
Fidan, düzensiz göçle mücadele konusunda birlikte hareket etmenin önemini vurguladıklarını belirterek, ilgili kurumların koordinasyonundan memnuniyetlerini dile getirdiklerini, bunu karşılıklı ziyaretlerle nasıl artırabileceklerini görüştüklerini anlattı.
Bakan Fidan, her alanda olduğu gibi düzensiz göçle mücadelede işbirliğini ilerletmeyi arzu ettiklerini söyledi.
– “İsrail’e baskı artmazsa Netanyahu bölgeyi kana bulamaya devam edecek”
İkili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve küresel gelişmeleri de tartışma ve görüş alışverişi yapma imkanı bulduklarını aktaran Fidan, Orta Doğu, Ukrayna ve Balkanlar başta olmak üzere özellikle yakın coğrafyadaki gelişmeleri karşılıklı değerlendirdiklerini ifade etti.
Fidan, Türkiye’nin bu konudaki tutumuna ilişkin, “Biz Türkiye olarak bölgemizde savaş, gözyaşı ve dram görmek istemiyoruz. Filistin meselesinde iki devletli çözüm vizyonu doğrultusunda Orta Doğu’da sükunetin bir an evvel sağlanmasını istiyoruz. Bu amaçla uluslararası toplumun İsrail’e yönelik sahici ve ciddi bir baskıyı artırarak devam ettirmesi gerekiyor. Aksi takdirde (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu fanatizmi bölgeyi kana bulamaya maalesef devam edecek.” diye konuştu.
Ukrayna’da ise bu ülkenin toprak bütünlüğü çerçevesinde adil bir çözümün bulunması gerektiğini savunduklarına işaret eden Fidan, Balkanlar’da barış ve istikrarın daha geniş bölge için son derece kıymetli olduğu hususunda Yunanistan’la hemfikir olduklarını dile getirdi.
Fidan, stratejik öneme haiz bu bölgede işbirliğini geliştirmeyi de arzu ettiklerini kaydederek, “Komşumuz ve müttefikimiz Yunanistan’la diyaloğumuzu daha da güçlendirmeyi umuyorum.
Görüş ayrılıklarımızı karşılıklı hak ve çıkarlara saygıyla, uluslararası hukuk temelinde çözebileceğimize yürekten inanıyorum. Yeni nesillere kalıcı bir işbirliği ve sükunet ortamı bırakmak bizlerin görevi. Bunun iki tarafın da ortak hedefi olduğuna inanıyorum.” ifadelerini kullandı.
You may like
Hüseyin ÖZBARIŞCI
Son dönemde artış gösteren deprem sarsıntıları devam ederken, 2023 yılında Kıbrıs için deprem araştırması yapan Türkiye’deki Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) çalışmalarını sürdürüyor. MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanı Doç. Dr. Selim Özalp ve MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi Başkanı ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Hasan Elmacı, çalışmalar hakkında YENİDÜZEN’e bilgiler verdi, Kıbrıs’ın doğu, kuzey ve batı sahilleri boyunca sıvılaşma potansiyeli bulunduğunu belirtti.
“KKTC’de yer alan Güzelyurt ve Gazimağusa körfezlerinin Tsunami yönünden araştırılması gerekmektedir” değerlendirmesini yapan MTA Genel Müdürlüğü yetkilileri, KKTC genelini kapsayacak şekilde Deprem Tehlike Haritaları’nın oluşturulmasının da elzem olduğunu ifade etti.
Mesarya Havzası’nın, genç çökellerle olduğunu kaydeden Doç Dr. Özalp ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Elmacı, “KKTC deprem ve depremle tetiklenen sıvılaşma, tsunami gibi jeodinamik süreçlerin etkisi altında kalabilme potansiyeline sahiptir. Bu süreçlerin her biri ada için ciddi risklere neden olabilecek jeolojik tehlike kaynaklarıdır” değerlendirmesini yaptı.
Çalışmalar hakkında da bilgiler veren MTA Genel Müdürlüğü yetkilileri, Hendeklerde saptanan eski depremlerin tarihini belirlemek için örnekler alındığını belirterek, “açılan hendeklerde belirlenen eski depremlere ilişkin yorumlamalar ise hendeklerden derlenen tarihlendirme örneklerinin analiz sonuçları ile birlikte değerlendirilmekte ve raporun hazırlanmasına devam ediliyor” şeklinde görüş bildirdi. Son dönemde yaşanan sarsıntıları da değerlendiren yetkililer, bu depremlerin sarsıntı dışında Kıbrıs’a doğrudan bir etkisi olmadığını dile getirdi.
“Hendeklerde saptanan eski depremlerin tarihini belirlemek için örnekler alındı”
Soru: Kıbrıs ile ilgili deprem çalışmalarında nasıl bir aşamaya gelindi? Kıbrıs bu konuda tehlikeli bir noktada mı?
“KKTC’nin karadaki deprem kaynağı olarak tanımlanabilecek Dardere (Ovgos) ve Koruçam Fay Zonları içerisinde yer alan diri fayların niteliğini ve geçmişte oluşturduğu deprem veya depremleri ortaya koyabilmek için seçilen alanlarda hendekli paleosismoloji çalışmaları yapıldı. Aktif Faylar üzerindeki depremlerin araştırıldığı Paleosismoloji çalışmaları, KKTC ana karasında haritalanmış tüm faylar üzerinde gerçekleştirilen hava fotoğrafı analizleri ve jeolojik gözlemler ışığında seçilen alanlarda, yaklaşık 20-30 metre uzunluğunda, ortalama 5 metre genişliğinde ve en derin yeri 4 metre olacak şekilde kazılan hendekler ile gerçekleştirildi. Hendeklerde saptanan eski depremlerin tarihini belirlemek için örnekler alındı. Örneklere ilişkin sonuçlar ilgili laboratuvarlardan geldi, değerlendirilme çalışmaları ve rapor yazımı devam ediyor”
“KKTC Diri Fay Haritası revize edilerek, bu fayların deprem tarihçeleri ortaya konuldu”
Soru: Paleosismoloji Raporu nedir? Bu rapor ne zaman tamamlanacak?
“Kuvaterner (son 2,5 milyon yıllık zaman dilimi) dönemi süresince en az bir kez yüzey kırığı oluşturacak şekilde deprem üretmiş faylara Aktif Fay adı veriliyor. Paleosismoloji ise jeolojik ve jeomorfolojik verilerden yararlanarak diri faylar üzerinde yüzey kırığı oluşturmuş eski depremlerin yeri, büyüklüğü ve zamanı hakkında veri üretmeyi hedefleyen bir bilim dalıdır. KKTC’de 2023 yılının Ekim-Aralık ayları arasında MTA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen proje ile hem kentsel hem de sanayi-maden alanları için arazi planlamasına ihtiyaç duyulması nedeniyle KKTC’de yapılacak olan bölgesel planlamaları yönlendirici temel yerbilim verilerinin hazırlanması hedeflendi. Söz konusu ihtiyacı karşılamak üzere KKTC’de genç tektonik yapıların karakteristiklerinin belirlenmesi, alansal dağılımlarının ortaya konulması, kinematik analizlerinin yapılması, özellikle deprem tehlikesi için önemli olan neotektonik dönem yapılarının Türkiye’de yapılan çalışmalardaki standartlar kapsamında haritalanarak, paleosismolojik kazı çalışmaları detaylandırılmıştır. Bu kapsamda KKTC Diri Fay Haritası revize edilerek, bu fayların deprem tarihçeleri ortaya konmuştur. Açılan hendeklerde belirlenen eski depremlere ilişkin yorumlamalar ise hendeklerden derlenen tarihlendirme örneklerinin analiz sonuçları ile birlikte değerlendirilmekte ve raporun hazırlanmasına devam ediliyor.”
“Depremlerin Kıbrıs’a sarsıntı dışında doğrudan bir etkisi yok”
Soru: Geçtiğimiz Cuma akşamı Antalya’da gerçekleşen depremin adaya etkisi ne oldu?
“Kıbrıs Adası, dünyadaki en önemli iki deprem kuşağından birisi olan Alp-Himalaya Deprem Kuşağı üzerinde yer alıyor. 29.11.2024 tarihinde 22:13’te Gazipaşa (Antalya) açıklarında meydana gelen 4,8 büyüklüğündeki deprem, Alp-Himalaya Deprem Kuşağı üzerindeki önemli deprem kaynaklarından birisi olan Kıbrıs Yayı’nın veya Dardere (Ovgos) Fay Zonu’nun denizdeki devamı üzerinde oluştuğu yorumlanmaktadır. Antalya Körfezi’nde meydana gelen bu ve benzeri depremlerin sarsıntı dışında KKTC’ye doğrudan bir etkisi olmamakla birlikte, bu faylardan kaynaklı deprem tehlikesinin olduğunu göstermektedir. Ayrıca bölgedeki sismik aktivitenin devam ettiğini göstermesi bakımından da önemlidir.”
“Dardere (Ovgos) Fayı yıkıcı etkisi yüksek olabilecek en önemli diri fay…”
Soru: Ovgos Fayı… Sismolojik açıklaması nedir?
“Dardere (Ovgos) Fay Zonu, KKTC ana karası içinde haritalanmış ve yıkıcı etkisi yüksek olabilecek en önemli diri faydır. Gerek MTA ve gerekse diğer bilim insanları tarafından yapılan çalışmalarda bu zona ait olan en önemli bulgu, her biri farklı derecede deformasyon geçirmiş farklı kaya birimlerinin Dardere (Ovgos) Fay Zonu tarafından yan yana getirilmiş olmasıdır. Fay zonu üzerinde gerçekleştirilen paleosismoloji çalışmalarına göre Kuvaterner akitvitesi belgelenmiştir. Bu nedenle diri fay olarak değerlendirilmektedir.”
“KKTC, deprem, sıvılaşma, tsunami gibi jeodinamik süreçlerin etkisi altında kalabilme potansiyeline sahiptir”
Soru: Kıbrıs kaç Fay hattının üzerinden geçiyor, en tehlikeli fay hattı hangisidir?
“Kıbrıs Adası Afrika-Anadolu levhaları arasında yüksek deprem aktivitesine sahip dalma-batma zonu içinde bulunması, hem Dardere (Ovgos) Fay Zonunun gelişmesine ve hem de doğu-batı uzanımlı diğer faylara koşut uzanan genç sıradağların kuzey ve güney yamaçlarının yüksek eğimli olmasına neden olmuştur. Dağlık alanlar dışında kalan Mesarya Havzası, Kuvaterner’de oluşmuş genç çökellerle kaplıdır. Dolayısıyla, KKTC deprem ve depremle tetiklenen sıvılaşma, tsunami gibi jeodinamik süreçlerin etkisi altında kalabilme potansiyeline sahiptir. Bu süreçlerin her biri Ada için ciddi risklere neden olabilecek jeolojik tehlike kaynaklarıdır.”
“Doğu, kuzey ve batı sahilleri sıvılaşma potansiyeline sahiptir”
Soru: Kuzey Kıbrıs’ta Gazimağusa ve Karpaz’a kadar olan doğu güneydoğu sahillerinde ve Güzelyurt Ovası’nın sahil kesimlerinin sıvılaşmaya eğimli alanlar olduğu söyleniyor. Bu tespit hakkında neler söylenilebilir, gerçekten böyle bir şey var mı?
“Sıvılaşma, deprem sırasında yerin yoğun bir şekilde sarsılması sonucu toprağın dayanıklılığını kaybederek katıdan çok sıvı gibi davranmaya başlamasıdır. Bu olay, binaların altında gerçekleştiğinde, zemin yapıların temelini destekleme özelliğini yitirir. Sonuç olarak, binalar ve diğer yapılar devrilebilir, kayabilir veya yan yatabilir. 2014-2016 yılları arasında MTA Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen bir proje kapsamında KKTC sınırları içerisinde kalan alanın Kuvaterner Jeolojisi Haritası hazırlanmış ve bu haritadan yararlanılarak literatürde kabul gören ve yaygın olarak kullanılan yöntemlere göre bölgesel sıvılaşma yatkınlık haritaları oluşturulmuştur. Bu haritaya göre Kuvaterner döneminde Mesarya havzası ve etrafında alüvyon yelpazesi çökelleri, döküntü-etek çökelleri ve akarsu ortamı çökelleri gelişmiştir. Buna göre KKTC’nin doğu, kuzey ve batı sahilleri boyunca kumul ve plaj çökelleri yaygın olarak izlenmektedir ve bu alanların sıvılaşma potansiyeli bulunmaktadır.”
“KKTC genelini kapsayacak şekilde Deprem Tehlike Haritaları oluşturulmalı”
Soru: Depremle ilgili nasıl çalışmalar yapılmalı, önerileriniz nelerdir?
“MTA tarafından gerçekleştirilen jeolojik tehlikelere yönelik yürütülen projeler sonrasında, özellikle diri fayların geçtiği alanlarda, heyelan, tsunami ve sıvılaşmaya yatkın kesimlere yönelik planlama yapılabilmesi için büyük ölçekli (1:1.000, 1:5.000, 1:10.000) çalışmaların yapılması önemlidir. Ayrıca KKTC’de yer alan Güzelyurt ve Gazimagusa körfezlerinin Tsunami yönünden araştırılması gerekmektedir. KKTC genelini kapsayacak şekilde Deprem Tehlike Haritaları’nın oluşturulması elzemdir. Bu haritaların oluşturulabilmesi için gereken altlık veriler; Temel Jeolojik veri, Diri Fay Haritası, Kuvaterner Jeolojisi Haritası, Sıvılaşma Yatkınlık Haritaları, Paleosismolojik veri, Tsunami Araştırmları ve Kabuk kalınlığı gibi verilere ihtiyaç duyulmaktadır. Deprem öncesi çalışmalar kapsamında KKTC genelinde yapılması gereken en önemli çalışma Tsunami ve Kabuk Kalınlığının belirlenmesi çalışmalarından sonra KKTC Deprem Tehlike Haritası’nın oluşturulmasıdır.”
MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanı Doç. Dr. Selim Özalp ve MTA Genel Müdürlüğü Jeoloji Etütleri Dairesi Başkanlığı Türkiye Paleosismoloji Araştırmaları Projesi Başkanı ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Hasan Elmacı, YENİDÜZEN’in sorularını yanıtladı…
GÜNDEM
Federasyon modeli artık bir seçenek değildir
Published
1 gün agoon
Aralık 4, 2024By
dikdurusTürkiye Cumhuriyeti (TC) Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, “Uluslararası toplum Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) artık tanımalı, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmalıdır” diyerek, Kıbrıs meselesinde yalnızca Ada’daki gerçekler üzerine inşa edilecek bir çözümün adil, kalıcı ve sürdürülebilir olacağını vurguladı.
Federasyon modelinin artık bir seçenek olmadığını kaydeden Yılmaz, Türkiye’nin, anavatan ve garantör devlet olarak, Kıbrıs Türklerinin haklı davasını savunmaya devam edeceğini belirtti.
KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilen bir ülke olmasına yönelik çabalarını sürdüreceklerini ifade eden Yılmaz, “Haksız ambargolar ve izolasyonlarla Kıbrıs Türkü’nün spor, eğitim ve ulaşım gibi temel insan hakları dahi on yıllardır ihlal ediliyor olsa da biz Kıbrıs Türkü’nü ihtiyaç duyduğu her alanda desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu.
-Yılmaz: “KKTC’nin kat ettiği mesafeyi bir kez daha gözlemleme fırsatım oldu”
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Başbakan Ünal Üstel ile görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamada, Üstel’i ülkede ağırlamaktan büyük memnuniyet duyduğunu ifade etti.
KKTC’nin kuruluşunun 41’inci yıl dönümü nedeniyle geçen ay adayı ziyaret ettiğini belirten Yılmaz, “Bu vesileyle Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin Cumhuriyet Bayramı’nı bir kez daha kutluyor, göstermiş oldukları misafirperverlikten ötürü KKTC makamlarına teşekkürlerimi iletiyorum” dedi.
Ziyarette, KKTC’nin kat ettiği mesafeyi bir kez daha gözlemleme fırsatı olduğunu dile getiren Yılmaz, “KKTC geliştikçe, Kıbrıs Türkü kardeşlerimizin daha iyi şartlarda yaşadığını gördükçe bizler de mutlu oluyoruz” diye konuştu.
İlk etapta ayakta tedavi ve muayene hizmetleri ile sınırlı olarak KKTC ve TC vatandaşlarına hizmet verecek olan 24 Aralık 1963 Girne Asker Hastanesi’nin açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Yılmaz, Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi yerleşkelerinin inşası için devam eden çalışmaları yerinde incelediklerini kaydetti, projenin en kısa sürede tamamlanacağına inanç belirtti.
-“Kıbrıs Türkü’nü ihtiyaç duyduğu her alanda desteklemeye devam edeceğiz”
2024 yılı İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması kapsamındaki projelerle ilgili KKTC hükümetiyle iş birliği halinde çalışmaya devam edeceklerini ifade eden TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilen bir ülke olmasına yönelik çabalarını sürdüreceklerini vurguladı.
“Haksız ambargolar ve izolasyonlarla Kıbrıs Türkü’nün spor, eğitim ve ulaşım gibi temel insan hakları dahi on yıllardır ihlal ediliyor olsa da biz Kıbrıs Türkü’nü ihtiyaç duyduğu her alanda desteklemeye devam edeceğiz” diyen Yılmaz, şunları kaydetti:
“Bugüne dek fikir ve gönül birliği içinde sürdürdüğümüz bu haklı mücadelede elde ettiğimiz kazanımları daha da ileri götürecek güçte ve kararlılıkta olduğumuz şüphe götürmeyecek bir gerçektir. Bu gerçeği sadece sözle değil, her vesileyle gerçekleştirdiğimiz müşterek icraatlarla gösteriyoruz.”
-“KKTC’nin Türk devletleri ile olan ilişkilerinin gelişmeye devam edeceğine olan inancımız tamdır”
KKTC’ye ekonomik olarak verdikleri destek gibi siyasi desteği de sürdürdüklerinin altını çizen TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, KKTC’nin tanınması ve uluslararası toplumda hak ettiği yere gelmesi için çalışmaya devam ettiklerini belirtti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın 6 Kasım’da Bişkek’te düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) 11. Zirvesi’ne onur konuğu olarak davet edilmesini önemli bir gelişme olarak gördüklerini ifade eden Yılmaz, “KKTC’nin Türk devletleri ile olan ilişkilerinin gelişmeye devam edeceğine olan inancımız tamdır” vurgusu yaptı.
-“Federasyon modeli artık bir seçenek değildir”
Kıbrıs meselesinde Cumhurbaşkanı Tatar tarafından ortaya konulan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletli çözüm vizyonuna desteklerinin tam olduğunun altını çizen TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, şunları kaydetti:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın 79. BM Genel Kurulu’na hitaplarında bir kez daha ifade ettikleri üzere, uluslararası toplum KKTC’yi artık tanımalı, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmalıdır.
Kıbrıs meselesinde yalnızca adadaki gerçekler üzerine inşa edilecek bir çözümün adil, kalıcı ve sürdürülebilir olacağını her fırsatta vurguluyoruz.
Birçok kereler denenmiş, ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle hayata geçirilemeyerek tükenmiş olan federasyon modeli artık bir seçenek değildir.
Türkiye, anavatan ve garantör devlet olarak, Kıbrıs Türklerinin haklı davasını savunmaya devam edecektir.”