Güney Kıbrıs ile ABD arasındaki diyalogun geliştirilmesi, Kıbrıs Rum tarafının, Rum Milli Muhafız Ordusunun Türk saldırganlığına karşı savunma kabiliyetlerini önemli ölçüde geliştirmesi için bir fırsattır. Kamuoyundaki tartışmalar, NATO’dan yana olabilir, ancak konunun özü itibariyle şu anda üyelik söz konusu değildir.
Amerikan deneyimi, Kıbrıs Rum tarafına NATO üyesi ülkelere benzer düzeyde fayda sağlama fırsatı vermektedir. Bunlar, askeri düzeyde, Rum Milli Muhafız Ordusunun caydırıcılık kapasitesini arttıracak, ancak her şeyden önce Güney Kıbrıs’ın daha geniş bir bölgede oynaması gereken rolü yükseltecek ve ABD’nin bir müttefiki haline gelmesini sağlayacak faydalardır.
ABD ile diyalog ve işbirliği yoluyla, Güney Kıbrıs’ın savunma kapasitesini düşük tutmak isteyen Ankara’nın koyduğu siyasi ve yapay engelleri de aşmaya çalışmaktadır. Bu nedenle Türk tarafı sürekli olarak Rum Milli Muhafız Ordusunun askeri teçhizatını geliştirmesini ya da edinmesini engellemeye çalışıyor.
Fırsatların kaçırılmasını istemiyor: GKRY lideri Nikos Hristodulidis, Türkiye’nin, Rum Milli Muhafız Ordusu konusunda yaptığı itiraz ve engelleri dikkate alarak, “tam da Milli Muhafız Ordusunun bu fırsatları kaçırmasını istemediğimiz için, ABD ile NATO üyeliğinin sunduğu üç düzeyde, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bu fırsatlardan nasıl yararlanabileceğini tartışıyoruz. Verilen olumlu yanıttan memnuniyet duyuyorum. Böylece her şey yerli yerine oturduğunda Kıbrıs Cumhuriyeti NATO üyesi bir devlet olabilir” açıklamasında bulundu.
Hristodulidis “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin caydırıcı gücünün güçlendirilmesi bizim için son derece önemlidir ve bu nedenle hem ABD ve NATO’ya hem de bu hedefe ulaşmak için katıldığımız çeşitli Avrupa Savunma Ajansı programlarının bulunduğu AB’ye yönelik her fırsatı kullanıyoruz” dedi.
Hristodulidis “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin caydırıcı gücünü güçlendirmek bizim için son derece önemlidir ve bu nedenle hem ABD ve NATO’ya hem de bu hedefe ulaşmak için katıldığımız çeşitli Avrupa Savunma Ajansı programlarının bulunduğu AB’ye yönelik her fırsatı kullanıyoruz” dedi. Nikos Hristodulidis “Aynı zamanda, özellikle jeostratejik öneme sahip bir bölgede, coğrafi konumumuzda özetlenen karşılaştırmalı bir avantaja sahibiz” dedi.
Altyapının iyileştirilmesi: Hristodulidis şunları ifade etti: “Gerek deniz üssü gerekse hava üssü olsun, sahip olduğumuz altyapıların güçlendirilmesi ve iyileştirilmesi için halihazırda bir karar alınmıştır ve bu çerçevede deniz üssü için AB ile, hava üssü için de ABD ile ileri düzeyde istişarelerde bulunuyoruz. Bu bizim özellikle yaptığımız şeydir. Bu konuda ABD’den de çok olumlu tepkiler görüyoruz, bunu kabul etmeliyim, yapılan her şeyi görüyorsunuz. Ayrıca Hristodulidis Güney Kıbrıs’ın caydırıcı gücünü arttıracak Savunma ve Güvenlik sektörüyle ilgili başka önemli gelişmelerin de yakında beklendiğini ifade etti.
Doğru çerçeve: GKRY Dışişleri Bakanı Konstantinos Kombos RİK’e yaptığı açıklamada, NATO’nun doğru çerçeve içine oturtulması gerektiğini belirtti. Kontantinos Kombos şunları kaydetti:
“Sahip olduğumuz şey, her şeyden önce ülkenin çıkarları ve savunma kabiliyetlerimizin korunmasıdır. Bunlar şüphesiz hem Ukrayna’daki savaştan hem de Orta Doğu’daki durumdan etkilenmiştir. Dolayısıyla ABD ile stratejik diyalog yoluyla sağlanan gelişme savunma ve güvenlik alanını da içeriyor, bunu çeşitli alanlarda derinleştirmek istiyoruz. Bir yandan ekipman alımına erişim sağlama, diğer yandan kendi personelimizi eğitebilme ve üçüncü olarak da NATO ülkeleri tarafından belirlenen standartlara daha yakın olabilmemiz için altyapı uyumluluğu açısından.”
Soldan gelen sorular: Geçtiğimiz Pazar günü NATO ve ABD karşıtı bir gösteri düzenleyen AKEL, Rum hükümetinden açıklama isteyen bir bildiri yayınladı. AKEL, Nikos Hristodulidis’e NATO üyeliği politikasının Kıbrıs çözümüne nasıl hizmet ettiğini, Güney Kıbrıs’ın şu ya da bu şekilde NATO’ya katılımını öngörmesi halinde, Kıbrıs sorununun çözümünün BM Güvenlik Konseyi tarafından nasıl kabul edileceğini, Hristodulidis’in Guterres Çerçevesi temelinde müzakerelere devam etme yönündeki açıklaması ve bunun güvenlik boyutuna ilişkin öngördükleri NATO’ya ilişkin açıklamalarla nasıl uyumlu olduğunu izah etmesi çağrısında bulundu.
AKEL açıklamasında ayrıca Güney Kıbrıs’ın NATO’ya katılarak Türkiye’ye karşı nasıl güçleneceğini ve Kıbrıs’ın jeopolitik olarak nasıl güçlendirileceğini bilmek istediğini, ülkenin güvenliğinin nasıl güçlendirilececğini açıklanmasını istedi. AKEL, Rum hükümetinin ittifaklar kurmak ile ülkeyi yabancı ordulara rehin vermek arasındaki farkı anlayıp anlamadığını da sordu.
Ankara kükredi: Ankara Güney Kıbrıs’ın savunma kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik bilinen tepkilerinin dışında, Kıbrıs’ta NATO konusunun görüşülmesini dahi istemiyor. Türkiye Savunma Bakanlığı kaynakları Güney Kıbrıs’ın NATO’ya katılma olasılığını Türkiye için kabul edilemez bir gelişme olarak nitelendirdi. Söz konusu kaynaklar, aynı zamanda bu gelişmeyi Kıbrıs sorunuyla ilişkilendirmekte gecikmedi ve böyle bir gelişmenin müzakerelerin yeniden başlaması çabaları açısından olumsuz sonuçlar doğuracağını ifade etti.
Bir Türk gazetecinin, Güney Kıbrıs’ın NATO üyeliğinin tartışılmakta olduğu yönündeki sorusuna cevaben, Türkiye Milli Savunma Bakanlığı kaynakları şu açıklamayı yaptı: “Türkiye, NATO üyesi bir ülke olarak, ittifakın genişlemesine ilişkin kararların oybirliğiyle alındığını hatırlatır ve bu prosedürlerin her ülkenin ulusal güvenlik kaygıları dikkate alınarak yürütülmesi gerektiğini savunur. Gelinen noktada, Kıbrıs Rum yönetiminin NATO üyeliği için başvuruda bulunması Türkiye açısından kabul edilemez bir gelişmedir. Bu girişim, Kıbrıs sorunundaki hassas dengeleri bozacak ve çözüme yönelik müzakere süreçlerini olumsuz etkileyecektir.”