Hristodulidis’in İsrail ziyareti öncesi 4 bin kişi şiddetli yağmura rağmen başkanlık sarayı önünde protesto düzenledi. Belli ki Kıbrıs’ın İsrail yakınlaşmasına Kıbrıs sokakları da destek vermiyor!
Rum Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’in dış politikasında Filistin hassasiyetini tamamen yitirmiş olması üzücüdür. Gazze’de İsrail’in yarattığı soykırım ve yıkım eşi benzeri olmayan bir düzeydedir ve başka hiçbir olayla kıyaslanamaz. Bu gerçeği görmeden ve eleştirmeden, yalnızca HAMAS’ın elindeki rehinelere odaklanmak; İsrail’in Siyonist politikalarına dolaylı meşruiyet kazandırmaktan başka bir anlam taşımaz.
Gazze’de olup bitenleri yakından takip eden Kıbrıs kamuoyu, Hristodulidis’in Netanyahu hükümetini aklamaya yönelik tavrının ne Filistin’e ne de Kıbrıs’a herhangi bir fayda sağlamayacağını çok iyi bilmektedir.
Doğu Akdeniz’de, Makarios döneminde izlenen bağlantısızlık politikasıyla Hristodulidis’in yaklaşımı arasında büyük farklar vardır. Elbette dönemin koşulları farklı olabilir. Ancak Kıbrıs ve Filistin meselesi, hâlâ bir uyuşmazlık olarak ortada durmaktadır.
Kıbrıs’ta çözüm arayışı içindeyken ve ortaklık kurmayı hedeflediğiniz Kıbrıslıların Müslüman kimliğini de göz ardı etmemek gerekir. İsrail ile yakınlaşmak ve ittifak kurmak, Doğu Akdeniz’de Filistin halkına dayatılan kıyım ve jenosit politikalarını görmezden gelmeyi mecbur kılmaz. Ne Avrupa Birliği kamuoyu ne de Kıbrıs halkı bu politikaları desteklemektedir; aksine sokaklarda yüksek sesle protesto etmektedir.
Dolayısıyla, Kıbrıs’ı İsrail üzerinden tanımlamak, Kıbrıs’ın resmi duruşuyla tamamen çelişmektedir. Biraz tarih bilgisiyle, bu tür benzetmelerin Kıbrıs’ın pozisyonunu olumlu değil, olumsuz etkileyeceğini anlamak mümkündür. Birleşmiş Milletler’in Filistin meselesine dair aldığı kararlar incelendiğinde, bu tür açıklamalardan kaçınmanın daha doğru olacağı görülecektir.
Yazar: Prof. Dr. Mehmet HASGÜLER