Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi (AKPA) kapalı Maraş konulu rapora ilişkin kararı 27 Haziran 2024 tarihinde Genel Kurul’da onaylamıştır.
Karara ilişkin yapıcı görüş ve önerilerimiz, Türk tarafı olarak ortaya koyduğumuz tüm çabalara rağmen, Rum tarafının gerek Raportör gerekse Komite üyeleri nezdinde yaptığı baskılar neticesinde karara kısmi olarak yansıyabilmiştir.
Öncelikle, Kıbrıslı Rumların mülkiyet taleplerine ilişkin başvuruları incelemek üzere kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul gördüğü anılan kararda teyit edilmiştir. Kararda ayrıca, Kıbrıs Türk halkına yönelik izolasyonlara açık atıf yapılmıştır.
Öte yandan tarihi gerçekleri çarpıtır nitelikteki karar, Kıbrıs Türk halkının maruz bırakıldığı mezalim ve insan hakları ihlallerini görmezden gelirken, Kıbrıs meselesinde tek mağdurun Kıbrıs Rum halkı olduğu şeklinde yanlış bir algı oluşturmaktadır. Bahse konu karar, geneli itibarıyla Avrupa Konseyi’nin bir kez daha Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) güdümünde hareket ettiğinin bir tezahürü niteliğindedir.
Kararda, ülkemize ilişkin mesnetsiz iddialara yer verilmekte ve Kıbrıs’ta bugüne kadar herhangi bir anlaşmaya varılamamasının sorumlusunun Kıbrıs Rum liderliklerinin olduğu göz ardı edilmektedir.
KKTC olarak, ülkemizdeki mülkiyet rejiminin güvencesi konumundaki Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etkinliğini korumak için gerekli tüm adımları atmaya devam edeceğimizi bu vesileyle bir kez daha vurgulamakta yarar görüyoruz.
Kapalı Maraş, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içerisinde olup Devletimizin tam egemenliği altındadır. Kapalı Maraş açılımının, uluslararası hukuk ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tahtında güvence altına alınan mülkiyet haklarını gözetecek şekilde kurgulandığını yeniden hatırlatırız.
AKPA tarafından Kıbrıs’ta denenmiş ve başarısızlığı kanıtlanmış modeller temelinde bir anlaşma sağlanması için siyasi sürecin başlatılması hususunda taraflara çağrı yapılması samimiyetten yoksun bir yaklaşımdır. Ada’da kalıcı bir uzlaşıya katkı koymak isteyen tüm tarafların Kıbrıs Türk Halkının iradesini ve özden gelen hakları olan egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünü kabul etme yönünde adımlar atmaya başlaması gerekmektedir.
AKPA’nın, Ada’daki mevcut gerçekler ışığında iki Devletli çözümü desteklemesinin ve Kıbrıs Türk halkına yönelik ambargo ve izolasyonların herhangi bir koşula bağlanmaksızın kaldırılması yönünde açık bir irade ortaya koymasının zamanı çoktan gelmiştir.