Connect with us

GÜNDEM

Bu zihniyet gidecek, bu rezalet bitecek

Published

on

Ülkede genelinde yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıb-Tek yönetimini eleştirdi.

Erhürman, “Bütün bunlara layık olmadığımızı göstereceğimiz zaman uzakta değil Bu halk sindirilmeye, korkutulmaya, uyutulmaya, manipüle edilmeye çalışılıyor. Biliyoruz! Görüyoruz! Ama tutmayacak! Bu zihniyet gidecek, bu rezalet bitecek” ifadelerini kullandı.

Açıklama şöyle:

“Bütün ülke elektrikten söz ederken bu alanda siyasi sorumluluğu olan hükumetin açıklama yapmasını beklersiniz doğal olarak. Ama açıklama yok çünkü ülkede aslında “hükumet” falan yok!

Açıklama HABER KIBRIS’ta, KIB-TEK Genel Müdürü’nden geldi. İbretlik cümleler var (bunlar tırnak içinde):

1. “Geçen yıl Temmuz ayının tüketimine bakıldığında yüzde 50 artış görüyoruz”…

Nüfusta ne kadar olduğunu bilmediğimiz bir artış var tabii. Çünkü nüfusu bilmiyoruz.

Ne kadar olacağını bilmediğimiz bir biçimde de artmaya devam edecek! Çünkü nüfus politikamız yok!

O zaman yalnızca elektrikte değil, alt yapıyla ilgili her şeyde başımız belada!

Ama nüfusu bilmeyenler, bilmek istemeyenler, planlamaya, kontrol etmeye niyeti de olmayanlar “ülkeyi yönetiyorlar”!

2. “Yakıt tedariğinde sorunlar yaşandı. Depoların dibindeki yakıt kullanıldı. Bu yakıt kirli bir yakıttı”.

Kirli yakıt kullanıldı. Bu iş, makinalara da zarar verdi, doğal olarak çevreye de. Çünkü ne zaman ne kadar yakıta ihtiyaç duyulacağı dahi hesaplanamadı veya her durumda yakıt geç getirildi.

3. “Dört yıldır bozuk olan jeneratör önümüzdeki hafta devreye girecek”.

5 yıldır istikrarlı bir bir biçimde aynı “hükumet” iktidarda. Ve dört yıldır bozuk olan jeneratör ancak gelecek hafta devreye girebilecek öyle mi?

Bunlar sadece Sn. Genel Müdür’ün söyledikleri. Her birini çeşitli zamanlarda açıkladığımız daha nice sakatlık, beceriksizlik, basiretsizlik, bilinçli/bilinçsiz zarara uğratma var.

Bu ülkenin hastası, bebeği, çocuğu, yaşlısı, sınava hazırlanan genci, bin bir türlü sorunla boğuşan insanı işte bu yüzden uğraşıyor elektrik kesintileriyle, bozulan elektrikli aletlerle ve üstüne üstlük dünyanın parasını ödeyerek! Ve yetmezmiş gibi elektriğin ne zaman kesileceğinden, neden kesildiğinden haberdar dahi edilmeyerek!

Bütün bunlara layık olmadığımızı göstereceğimiz zaman uzakta değil Bu halk sindirilmeye, korkutulmaya, uyutulmaya, manipüle edilmeye çalışılıyor. Biliyoruz! Görüyoruz! Ama tutmayacak! Bu zihniyet gidecek, bu rezalet bitecek!”

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

GÜNDEM

Yapı 1998 Deprem Yönetmeliği’ne uygun yapılmış olsaydı, depremde yıkılmayacaktı

Published

on

İsias Otel’in dün açıklanan bilirkişi raporuna göre, binanın yana doğru, yani çekiçleme etkisi ile çökmediği; binanın öne yani Atatürk Bulvarı’na doğru çöktüğü tespit edildi.

Bilirkişi heyeti raporunda, yıkılmanın deprem kuvveti ile alakası olmadığı, binanın bulunduğu parselde 1 saniyelik periyot üzerinde oluşan spektral ivmede değerlerinin 1998 Deprem Yönetmeliği’nde binanın bulunduğu yer için verilen tasarım ivme değerlerini aşmadığı, binanın 1998 Deprem Yönetmeliği’ne uygun yapılmış olsaydı, depremde yıkılmayacağı vurgulandı.

Raporda ilk kez asansörden bahsedilerek, asansörün yapılması için de statik hesap yapmadan asmolen döşemede boşluk açılmasını, binanın temel kusurlarından biri olarak değerlendirildi.

Binanın yıkılma nedenlerinin imalattaki eksik ve kusurlar, yapım ve denetimdeki kusurlardan kaynaklandığı vurgulanan raporda ayrıca, daha önceki raporlardan KTÜ, raporunda kaçak katın önemine dikkat çekerken Gazi Üniversitesi, depreme etkisi olmadığını ifade etmişti; ancak bu raporda kaçak katın depreme etkisinden bahsedildi.

Bilirkişi raporuna göre, başta Ahmet Bozkurt olmak üzere tüm sanıkların (bugüne kadar hiç tutuklanmayanlar dahil) kusurlu olduğu tespit edilerek, raporda Mimar Erdem Yıldız’ın, inşaat mühendisi Mehmet Göncüoğlu’nun ve inşaat mühendisi Hasan Aslan’ın da olaydaki katkısı ortaya çıktı.

İsias Otel’in Dokuz Eylül Üniversitesi/İstanbul Teknik Üniversitesi heyeti tarafından hazırlanan bilirkişi raporu dün açıklandı. Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği avukatları tarafından raporun ilk değerlendirmesi yapılarak, kamuoyuyla paylaşıldı.

Dernekten yapılan açıklamaya göre, bu raporda gerek mahkemenin sorduğu, gerekse tarafların ve vekillerinin sorduğu tüm sorular tek tek cevaplandı.

İlk kez asansörden bahsedildi…

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Bugüne kadar dosyada ikinci asansör ve bunun etkileri sadece tarafımızca ve tarafımızca dosyaya kazandırılmış olan uzman görüşünde açıklanmış idi. Bu raporda ilk kez asansörden bahsedildi ve bunun yapılması için de statik hesap yapmadan asmolen döşemede boşluk açılması, binanın temel kusurlarından birisi olarak değerlendirildi.”

“Bu rapor, bugüne kadar gelen en kapsamlı rapor”

Açıklamada, davaya katılan vekilleri ve sanık müdafilerinin almış olduğu uzman mütalaaları dışında dosya kapsamına bugüne kadar üç bilirkişi raporu girdiğine dikkat çekilerek, “Bunlardan birincisi soruşturma aşamasında alınmış olan KTÜ raporu; ikincisi kovuşturma aşamasında alınan Gazi Üniversitesi raporu; üçüncüsü ise bu son gelen Dokuz Eylül Üniversitesi/İstanbul Teknik Üniversitesi raporu. Bu rapor, bugüne kadar gelen en kapsamlı rapor.” denildi.

Binanın yıkılma nedenleri…

Binanın yıkılma nedenlerinin imalattaki eksik ve kusurlar, yapım ve denetimdeki kusurlardan kaynaklandığı vurgulanan raporda şu ifadelere yer verildi:

“Söz konusu raporda binanın, sanık müdafilerinin sürekli olarak ifade ettiği üzere yana doğru yani çekiçleme etkisi ile çökmediği; binanın öne yani Atatürk Bulvarı’na doğru çöktüğü tespit edildi. Nitekim Gazi Üniversitesi raporunda da binanın yana doğru çökmediği, çekiçleme olmadığı, varsa bile bunda da sorumluluğun son bitişik nizam olan İsias’ta olduğunu, derz aralığını bırakma yükümlülüğünün İsias’ta olduğu ifade edilmişti.

Sanık müdafilerinin sürekli olarak ‘deprem kuvveti çok fazlaydı, bu yüzden yıkıldı’ şeklindeki iddialarına karşılık bilirkişi heyeti, yıkılmanın deprem kuvveti ile alakası olmadığını, binanın bulunduğu parselde 1 saniyelik periyot üzerinde oluşan spektral ivmede değerlerinin 1998 Deprem Yönetmeliği’nde binanın bulunduğu yer için verilen tasarım ivme değerlerini aşmadığını, tasarımın 1998 Deprem Yönetmeliği’ne uygun yapılmış olsa idi yapının depremde yıkılmayacağını açıkladı.

Bugüne kadar dosyada ikinci asansör ve bunun etkileri sadece tarafımızca ve tarafımızca dosyaya kazandırılmış olan uzman görüşünde açıklanmış idi. Bu raporda ilk kez asansörden bahsedildi ve bunun yapılması için de statik hesap yapmadan asmolen döşemede boşluk açılmasını binanın temel kusurlarından birisi olarak değerlendirildi.”

Dernekten yapılan açıklamada, daha önceki raporlarda da belirtilen etriye aralıklarının uygun olmaması, etriye sıklaştırmasının yapılmaması, betonda olmaması gereken büyüklükte agregaların olmasının da bu bilirkişi heyeti tarafından yeniden dile getirildiğine dikkat çekildi.

Kaçak katın depreme etkisi

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Daha önceki raporlardan KTÜ raporu kaçak katın önemine dikkat çekerken Gazi Üniversitesi, depreme etkisi olmadığını ifade etmişti; ancak bu raporda kaçak katın depreme etkisinden bahsedildi. Otel için yapılan modellemede asma katın eksik olduğu ve bu nedenle asma katın oluşturacağı burulma düzensizliği ve yumuşak kat etkilerinin statik hesaplarda görmezden gelindiği ifade edildi. Zemin etüt çalışmasının zorunlu olmasına rağmen yapılmadığı ifade edildi.”

Tüm sanıklar kusurlu…

Açıklamada, “Söz konusu rapora göre başta Ahmet Bozkurt olmak üzere tüm sanıkların (bugüne kadar hiç tutuklanmayanlar dahil) kusurlu olduğunun ifade edildiği belirtilerek, “Mimar Erdem Yıldız’ın, inşaat mühendisi Mehmet Göncüoğlu’nun ve yine inşaat mühendisi Hasan Aslan’ın olaydaki katkısı ortaya çıkmıştır.” ifadeleri yer aldı.

Tahliye edilen Halil Bağcının olayda kusursuz olmadığı…

Gazi Üniversitesi Raporu dayanak gösterilerek tahliye edilen Halil Bağcı’nın olayda kusursuz olmadığının, tam aksine bu yapıda alınması zorunlu olan 2001 tarihli statik hesap eksiğini gidermek için vermiş olduğu üç sayfalık baştan savma ve statik hesap özelliği taşımayan rapor ile binanın yıkılmasında temel belirleyicilerden olduğunun tespit edildiği vurgulanan açıklamada, şu ifadelere de yer verildi:  

“Yine bu rapora göre 2001 tarihinde ruhsat alınmasının mümkün olmadığı, zira hem statik hesabın bulunmadığı hem zemin etüdünün bulunmadığı hem de mimar Erdem Yıldız’ın kendi uzmanlık alanını aşan taahhütlerde bulunduğu, bu sebeple ruhsatın esasen verilmemesi gerektiği ifade edilmiştir.”

Continue Reading

GÜNDEM

Yasin Ekrem Serim: Türkiye ve KKTC her konuda komşularıyla yapıcı iş birliğine hazır

Published

on

Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla düzenlenen resepsiyonda yaptığı konuşmada, “Türkiye ve KKTC her konuda komşularıyla yapıcı iş birliğine hazır” ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçiliği’nde, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle resepsiyon düzenlendi.

Resepsiyona Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Başbakan Ünal Üstel, Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sebahattin Kılınç, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral İlker Görgülü, Ana Muhalefet Partisi Başkanı Tufan Erhürman, bazı bakanlar, bazı milletvekilleri, askeri erkan, kurum ve kuruluş temsilcileri ile davetliler katıldı.

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim ve eşi, Büyükelçilik 1. Müsteşarı Zerrin Kandemir, Büyükelçilik Askeri Ataşesi Albay Hüseyin Güder ve eşi konukları girişte karşılayarak, tebrik kabul etti. 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dış temsilciliklere yolladığı 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na ilişkin mesajın okunmasıyla başlayan resepsiyon, Büyükelçi Serim’in konuşmasıyla devam etti.  

SERİM: “TÜRKİYE VE KKTC HER KONUDA KOMŞULARIYLA YAPICI İŞ BİRLİĞİNE HAZIR”

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim resepsiyonda yaptığı konuşmada uluslararası  toplumu KKTC’yi tanımaya; diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet etti. Türkiye ve KKTC’nin her konuda komşularıyla yapıcı iş birliğine hazır olduğunu kaydeden Serim, komşularından da aynı yapıcı yaklaşımı göstermelerini beklediklerini söyledi.   

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ, İKİNCİ YÜZYILINDA DA YÜKSELMEYE DEVAM EDECEK”

 Serim,  bugün geleceğin teminatı, bağımsızlığın sembolü Cumhuriyet’in kuruluşunun 101. yıl dönümünü kutlamanın haklı gururunu yaşadıklarını kaydetti.

Cumhuriyet’in kuruluşuna varan kurtuluş mücadelesinde, yediden yetmişe kenetlenen, tek yürek, tek yumruk olan milletin, bugün de birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde geleceğini inşa ettiğini söyleyen Serim, Cumhuriyet’e hayat veren adanmışlığın geçmişte olduğu gibi bugün de aynı inançla devam ettiğini vurguladı.

Türk milletinin dişiyle, tırnağıyla, tüm ruhuyla verdiği milli mücadeleyi taçlandıran Cumhuriyet’in yaşanılan onca badireye , onca saldırıya rağmen ikinci yüzyılına eriştiğine işaret eden Serim, Türkiye’nin ikinci yüzyılında da yükselmeye devam edeceğini belirtti.

“Türkiye Yüzyılı”nın ülkeyi muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne taşıyacak kapsamlı bir yol haritası,  huzurun, istikbalin, güvenin, istikrarın, şefkatin, iletişimin, haklının, değerlerin, verimliliğin ve barışın manifestosu olduğunu söyleyen Büyükelçi Serim, bu vizyon etrafında kenetlenildiği ve çalışıldığı takdirde, ikinci yüzyılın “Türkiye Yüzyılı” olacağına, ve bu gerçeğin tüm dünya tarafından tasdik ve takdir edileceğine şüphe olmadığını ifade etti.

“KKTC’NİN ULUSLARARASI TOPLUMDA HAK ETTİĞİ YERİNİ ALMASI İÇİN DESTEĞİMİZ BAKİDİR”

“Türkiye, her zaman olduğu gibi, hak ve eşitlik mücadelesinde Kıbrıs Türk halkının yanında yer almaya; bu mücadelenin en anlamlı eseri KKTC devletinin daha da güçlenerek yoluna devam etmesine katkı sağlamaya devam etmektedir.” diyen Serim, “Türkiye Yüzyılı”nın şüphesiz Kıbrıs Türkü’nün de yüzyılı olacağını kaydetti.

KKTC’nin müreffeh bir devlet olarak uluslararası toplumda hak ettiği yerini alması için desteklerinin baki olduğuna vurgu yapan Serim, Ada’daki gerçeklere gözlerini kapamayan herkesin Ada’da iki ayrı devlet, iki ayrı halk olduğunu kabul ettiğini,  Birleşmiş Milletler’in de federasyon modeline dair ortak zemin olmadığını artık resmen kayda geçirdiğini belirtti.

Serim, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin kabulü ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesinin,  adada kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün ve dolayısıyla Doğu Akdeniz’deki istikrarın anahtarı olacağına işaret ederek, şunları söyledi:

“Bu çerçevede, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın defaatle vurguladıkları üzere; uluslararası toplumu KKTC’yi tanımaya; diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyoruz.

Türkiye de, KKTC de, her konuda komşularıyla yapıcı işbirliğine hazırdır.  Komşularımızdan da aynı yapıcı yaklaşımı göstermelerini bekliyoruz.   

Hangi oyunlar oynanırsa oynansın, hangi yaptırımlar ve izolasyonlar uygulanırsa uygulansın, bizlerin, bu toprakların müreffeh geleceğini inşa etmekten asla vazgeçmeyeceğimizin altını çizmek istiyorum.”

“KKTC DE MESUT, MUVAFFAK VE MUZAFFER OLACAKTIR”

Serim, bugün yapılması gerekenin yola sarsılmaz bir inanç ve kararlılıkla devam etmek olduğunu belirtti; bu inanç ve kararlılık sayesinde Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini kendisi çizme cesaretini gösterdiğini, dişiyle tırnağıyla bir devlet inşa ettiğini kaydetti.

“Bugün burada bir asrı devirmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin, ve kısa süre sonra kuruluşunun 41. yıl dönümünü kutlayacağımız KKTC’nin neferleri olarak bir aradayız.” ifadelerini kullanan Serim, hedeflere bağlılığı ve bu uğurda kenetlenmiş duruşu muhafaza ettikçe, üstesinden gelinemeyecek herhangi bir zorluk, ulaşılamayacak hiçbir menzil olmadığını dile getirdi.

Büyükelçi Serim, “Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’i ilan ederken Türkiye Cumhuriyeti için vurguladığı gibi, KKTC de mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır.” dedi.

Cumhuriyet’in kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı, bağımsızlık mücadelesinin lideri Fazıl Küçük’ü, aziz şehitler ve gazileri saygı ve minnetle andığını konuşmasında Serim, Cumhuriyet Bayramı coşkusunu kendileriyle birlikte kutlayan Kıbrıs Türk halkına da teşekkürlerini sundu.

Serim, “Ne mutlu Türküm diyene ve ne mutlu bunun kıymetini bilip, şükredene.” diyerek sözlerini sonlandırdı.

Büyükelçi Serim’in konuşmasının ardından Cumhuriyet’in 101. yıl dönümü dolasıyla hazırlanan videonun gösterimi yapıldı, Cumhuriyet Bestesi bayraklar eşliğinde dinlendi. 

Resepsiyon, Güvenlik Kuvvetleri Bandosu’nun performansıyla devam etti.

Continue Reading

GÜNDEM

KIBRIS’TA SINIRDA ‘GERİLİM’ DENEMELERİ!

Published

on

Kıbrıs Rum çiftçi, ara bölgede olay çıkarmaya çalıştı; ara bölgede yer alan arsası yerine Türk sınırını ihlal etti

Continue Reading

ÖNE ÇIKAN

Kıbrıs'ta doğru yorum, doğru haber