
Baturay’dan sert yazı: ‘Güç zehirlenmesi!’

“Güç Zehirlenmesi” ifadesi çok popülerdir, çok kullanılıyor, birçok makaleye konu oldu, kitaplara da isim… Yetkiye, makama ya da çok paraya kavuşan kişilerin olumsuz anlamda değişimi için kullanılır. Kişinin elde ettiği yetkiyi kötüye kullanması ve kontrol edilmez hale gelmesine yakıştırılan bir ifadedir.
Kişi, elde ettiği gücü o kadar kötü, o kadar zararlı kullanmaya başlar ki, sonuçta bu durum kendisini çok yanlış yerlere vardırır, çok yanlış işler yapmasına neden olur. Güç, her zaman avantaj değildir, kişi gücün sarhoşluğuna kapılırsa, durum kontrol edilmez bir hale gelir, bir lastik firmasının reklamında dediği gibi; “kontrolsüz güç, güç değildir.”
ABD’nin en önemli siyasetçi insanlarından ve başkanlarından Abraham Lincoln’un söylediği “Güçlüğe hemen hemen her insan dayanabilir fakat onun karakterini sınamak istiyorsanız ona yetki verin” sözü çok doğrudur. Ya da hemen herkesin söylediği, “Birisini tanımak istersen ona ya mevki ya da çok para vereceksin” sözü örneğin…
Paraya kavuşunca geldiği yeri unutan, unuttuğu bir yana, üstelik de herkese kötü davranan, geçmişinin acısını tüm insanlardan çıkarmaya çalışan ve canavara dönüşen insanlar da gördük. Yetkiyi elde edince de geçmişini unutan, geldiği yerdekileri bile anlamayan, sahip olduğu güçle birçok yanlış iş yapan kişileri de gördük, görüyoruz. Siyasette de siyaset dışı da birçok örneği var…
Tabii siyasiler, gözümüzün önünde olduğu için onların davranışlarını izliyor, daha çok onlar üzerinde sınıyoruz ama siyaset dışı hayatta da böyle şeylere rastlamak mümkün. Önemli makamlara gelen siyasiler, birden bire kendisini Tanrı gibi görmeye başlıyor, her istediğini yapabileceğini sanıyor.
Bazı varlıklı, zengin insanların yaptığı şeylere anlam veremezsiniz, “nasıl olur da bunu yapar?” dersiniz ya, işte bu güç zehirlenmesindendir. Bazen devlet dairelerinde, bazen poliste ve benzeri makamlarda oturanların bazı yasa dışı işlere karışması, yetkilerini aşması, yasaları tanımaz hale gelmesi işte bu kontrolsüz güçtendir. Bazıları işte bu güç zehirlenmesinden dolayı kendini kaybediyor, ömrübillah orada kalacağını sanıyor.
Muhalefetteyken kitleleri anlayan, ya da anlar gibi gözüken siyasilerin, iktidara çıkınca, “Ben yaparım olur” mantığına bürünmesi, hatta insanlardan intikam alır gibi davranması hep bu güç zehirlenmesindendir. Bir inat uğruna bazı camiaları anlamsız yere karşısına alan, “Ben vermem”, “ben izin vermem”, “ben buradaysam bu iş olmaz”, “ben yaptım kimse karışamaz” tavırları hep o gücün verdiği gazdandır.
Bu ülkenin en iyi, en yardımsever, en şefkatli insanlarından birisi olduğu söylenen Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin bir başhekimin peşine düşmesi, bu konuda inat etmesi, başhekimin sosyal medya paylaşımına takması, Kamu Hizmeti Komisyonu tarafından atandığı halde onu görevden alması, yerine başkasını ataması ve kaos yaratması hep bu makam, “güç olumsuzluğunun” sonucudur.
Geleneksel medyaya yardımları kestiren bir- iki bakanın sorunu da budur. Ellerindeki güçle medyaya ayar çekme, ders verme gösterisi… Trafikte görevini yapmaya çalışan, kuralları uygulayan polisi azarlayan ve sosyal medyada teşhir eden YDP Milletvekili Bertan Zaroğlu’nun yaptığı gibi… Zaroğlu, “Ben milletvekiliyim. Milletin vekiline bunu yapamazsın” demişti. “Ben başbakanım”, “Ben bakanım”, “ben milletvekiliyim”, “ben müsteşarım”, “ben bakanım”, “ben zenginim”. Ne istersen ol, önce insansın, diğer tüm insanlar gibi, insan olduğunu unutma, sonra ne istersen ol…
Örnek çok, örnekleri artırabiliriz ama gerek yok… Demek istediğim, gücü dozunun üzerinde kullanmaya gerek yok, güç zehirlenmesi zararlı bir davranıştır, seni çok kötü yollara sokar, insanlığını da unutturur. Hem şunu unutma; o güç ömür boyu sende kalmayabilir, başkası da senin üzerinde kullanabilir…
KIBRIS GAZETESİ