‘Eğitim sistemimiz proje tabanlı, bir eser ya da ürün ortaya koymaya ve bilgiyi keşfe yönelik olmalı’

‘Eğitim sistemimiz proje tabanlı, bir eser ya da ürün ortaya koymaya ve bilgiyi keşfe yönelik olmalı’

Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Öğrenim ve Dış İlişkiler Dairesi Müdürü Ziya Öztürkler, Kıbrıs gazetesinde, ‘Tüketim zihniyetinin önüne nasıl geçilir?’ başlıklı bir yazı kaleme aldı. Öztürkler yazısında, ‘  Ülkemizde herkes, birbirinin ne yaptığından haberdar. Hatta başkalarının ne yaptığıyla ilgilenmekten kendi yaptıklarını sorgulayamayan insan sayımız bir hayli fazla. Bu anlayışı yıkmak elbette kolay değil’ ifadelerini kullandı.

İşte Öztürkler’in yazısının tamamı;

Kamu reformunun çok da gündeme gelmediği günlerden geçiyoruz…
   Kamudaki hantal ve verimsiz durumun herkes farkında…
   Bu hantallığı yaratan sistemin kurgulayıcısı da aslında bizleriz…
   Memuru ve çalışanı eleştirmeden önce devlet verimliğini artıracak ortam ve sistemi yaratmak zorunda…
   Kamu reformu tüketim zihniyetinin önüne geçer mi, buna katkı sağlar mı?
   Bu reform tasarısı verimlilik ve üretim üzerine kurgulanmalı…
   Neden herkes memur olmak istiyor?
   Bunu iyi analiz etmek lazım…
   Gençleri meslek seçimine yönelirken…
   Kimisi doktor, avukat, mimar olmak, kimisi öğretmen, mühendis, siyaset bilimci olmak istiyor…
   Ülkemizde meslek seçimi yapılırken akademik meslekler revaçta…
   Önce toplumumuzda yediden yetmişe her kesimde var olan üniversite diploması peşinde koşma isteğini irdeleyelim…
   “Bir arkadaşımın çocuğunun kafası çalışmıyormuş, çocuğu meslek lisesine göndermiş.” sözünü işitmemek için veya “Benim çocuğumun neyi eksik?” algısının etkisiyle meslek liselerine çocuklarını göndermeyenler var…
   Ne yazık ki aileler, çevreden etkilenerek çocuklarını yanlış yönlendirebiliyor…
   Toplum olarak ada ülkesinde yaşamanın güzelliklerini yaşadığımız kadar sıkıntılarını da böyle durumlarda yaşamaktan kaçamıyoruz…
   Ülkemizde herkes, birbirinin ne yaptığından haberdar…
   Hatta başkalarının ne yaptığıyla ilgilenmekten kendi yaptıklarını sorgulayamayan insan sayımız bir hayli fazla…
   Bu anlayışı yıkmak elbette kolay değil…
   Mesleki eğitimin ve meslek sahibi olmanın önemini kavramak lazım…
   Bir düşünün, fiziki çaba gerektiren işlerde çalışmayı aşağılayıcı bir durum olarak gören bir anlayışımız yok mu?
   Sanırım, bu soruyu “Hayır” diye yanıtlayamayacaksınız…
   Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki bazı insanlar bir beceri sahibi olarak ayakları üzerinde durmayı değil, işsiz olmayı tercih edebiliyor…
   Ülkemiz tüketici toplum anlayışından, memur olma zihniyetinden kurtulmalı…
   Üretici olma anlayışının yerleşmesi lazım beyinlerimize…
   Üniversite girişlerindeki yığılmanın önüne geçebilmek için eğitim kurumlarımıza büyük görevler düşüyor…
   Öğrencilere hedef olarak sadece üniversiteler gösterilmemeli artık…
   Toplum olarak mesleklere saygı duymayı öğrenmeli, çevremizdekilere de öğretmeliyiz…
   Mesleki eğitime yönelmeyişin sebeplerinden biri de bedavacılıktır…
   İnsan oturduğu yerden, beceri sahibi olmadan, pek yorulmadan para kazanabiliyor…

Ülkemizde şu an yaşanan sıkıntıların ana nedeni bu…
   Oturduğumuz yerden para kazanmaya alıştırıldık, ülke nüfusunun yarısı memur, diğer yarısı da memur olmaya çalışıyor…
   Ama dünyada memuriyetin yanında donanım ve becerilere sahip insanlara ihtiyaç var…
   Eğitimi doğru kullanarak tüketici toplum anlayışından üretici toplum anlayışına geçmeliyiz…
   Tabii bunun için gerekli şartlar da yaratılmalı…
   Eğitim sistemimiz proje tabanlı, bir eser ya da ürün ortaya koymaya ve bilgiyi keşfe yönelik olmalı…
   Keşfe dayalı, proje destekli, yaparak, yaşayarak eğitim yapabilen bir duruma gelmeliyiz…
   Fiziki çaba gerektiren meslekleri küçük görme anlayışından uzaklaşmak zorundayız…
   Bir toplumda herkes üniversite mezunu olamaz, bir ülkenin gelişebilmesi ve ilerleyebilmesi için bilim insanlarına, akademisyenlere ve öğretmenlere kesinlikle ihtiyaç vardır…
   Bütün bu süreçlerin temelinde ise çıkış noktası olarak mesleki eğitim yatıyor…  

Benzer Haberler