Gezici’ye anket eleştirisi: ‘Kurmaca’

Gezici’ye anket eleştirisi: ‘Kurmaca’

Birikim Özgür

Haber Kıbrıs yazarı Birikim Özgür’ün kaleminden…

Gezici Araştırma Şirketinin yayınladığı raporun en genelde toplumda bir algı yaratma amacını taşıdığı, bunun ise ticari bir faaliyet sonucunda gündeme geldiği iddia edilebilir.

Bu iddiayı destekleyen ana unsur böylesi araştırmalarda etik kodların başında gelen müşterinin açıklanması zorunluluğunun göz ardı edilmiş olmasıdır.

Yayınlanan raporda “hiçbir partiye oy vermeyi düşünmüyorum”, “kararsızım”, “karma oy kullanacağım”, “fikrim yok” ya da “cevap yok” gibi seçenekler tamamen göz ardı edilerek “KKTC halkının yüzde 42,6’sı UBP’ye oy vermek istiyor” gibi afaki genellemelere yer verilmiştir.  Benzer durum CTP ya da  diğer partilerin alacağı iddia edilen oy oranları için de geçerlidir. Bu çok yanıltıcıdır. Çünkü yukarıda sıralanan seçenekler parti ismi belirten katılımcıların dağılımı ışığında oransal olarak yansıtılmış olsa dahi doğru raporlama şeklinde mutlaka bu yansıtma işlemine atıfta bulunulması zorunluluğu vardır ve bu zorunluluk raporlamada es geçilmiştir.

Kaldı ki örneğin kararsız seçmenlerin oranı ne olursa olsun oy verme davranışı illa ki parti ismi belirten katılımcıların dağılımı ile doğru orantılı olmayabilir ve demokrasinin sağlıklılığının işareti sayılan yüzer-gezer oylar diye tabir edilen bu kategorideki seçmenler konjonktüre göre oy verme davranışında çoğunlukla yığınsal bir hareketlilik içerisinde de olabilir.

Benzer durum aynen ve çok daha yanıltıcı biçimde Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin olarak da raporda kendini hissettirmektedir.

Raporda hangi olası adayların katılımcılara seçenek olarak sunulduğuna yer verilmemiştir. Henüz adaylar kesinleşmemişken yapılan bir saha çalışmasında bu denli kesin sonuçların ortaya çıkması imkânsızdır.

Buradan hareketle de ticari kaygılarla oluşturulan tabloların algı yaratmaya yönelik olduğu ve ortaya çıkan ham verilerle birtakım varsayımlara dayalı olarak oynandığı apaçık ortadadır.

Henüz adaylar dahi kesinleşmemişken oransal olarak yüksek olması beklenen kararsız seçmenin oy verme davranışının nasıl şekilleneceği konusunda varsayımlar üzerinden olası bazı adaylar arasında oransal bir dağılım tablosu üretmek araştırma etiği ile bağdaşmamaktadır.

Etik olan ise kuşkusuz seçim sürecinin bu aşamasında kararsız seçmen kitlesine ilişkin de kamuoyunu bilgilendirmek suretiyle demokrasinin sağlıklı işlemesine katkı yapacak bir raporlamanın tercih edilmesidir.

Bu açıdan değerlendirildiğinde Gezici Araştırma Şirketinin ticari kaygılarla yayınladığı bu kurmaca raporun KKTC demokrasisine zarar verdiğini ve bu eylemin ifade özgürlüğünü suiistimal etmeye yönelik vahim bir demokrasi ihlali olduğunu özellikle vurgulamak gerekir.

Ticari kaygılarla ve “kendini gerçekleştiren kehanet” teorisi ile gerek partilerin aday belirleme süreçlerinde gerekse de Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde algı oluşturmaya yönelik olan bu gibi raporların demokrasimize verdiği zararların altını bir kez daha çizerken; Gezici Araştırma Şirketini araştırmanın finansmanı konusunda gerekli açıklamaları yapmaya, daha sağlıklı değerlendirme yapılabilmesi için ham verileri de kamuoyu ile paylaşmaya ve KKTC Maliye Bakanlığını yabancı bir şirket tarafından yürütülen bu ticari faaliyetin stopaj vergisinin herhangi bir yerel şirket tarafından ödenmiş olup olmadığını açıklamaya davet ederim.