
‘Vakkas Altınbaş rüşvet teklif etti’
TEMİNAT TALEBİYLE GİTTİLER, TUTUKLANDILAR… Girne’de 3 Ekim 2016 tarihinde “Resmi evrak sahteleme”, “Sahte resmi evrakı tedavüle sürme” ve “Sahte davranışla kayıt temini” suçlarından, aralarında işadamı Vakkas Altınbaş ile Bulut Akacan’ın babası Mehmet Akacan’ın da yer aldığı toplam 7 kişi teminat talebiyle çıkarıldıkları mahkemede tutuklandı. Adları “3 milyon 50 bin sterlinlik yolsuzluk” olayına karışan Vakkas Altınbaş, Mehmet Altınbaş, Ahmet Bayraktar, Mehmet Akacan, avukat Refet Uzun ile tasdik memurları Mehmet Şefik Ormancıoğlu ve Kemal Yorgancıoğlu’nun dahil olduğu olay, Ahmet Bayraktar’ın polise itiraf niteliğinde gönüllü ifade vermesiyle gün yüzüne çıkarıldı.
POLİSTEN, “VAKKAS ALTINBAŞ RÜŞVET TEKLİF ETTİ” İDDİASI… Polis, satın aldıkları mallara karşılık 4 milyon sterlin peşin ödeme yapan Altınbaşların, 3 milyon 50 bin sterlinlik ileri tarihli iki çek yazdıklarını, ancak çeklerin tarihi gelmeden Hüseyin Cahit’in vefat etmesinin arından Cahit hayattaymış gibi sözleşme yapıldığını ve bu çeklerin karşılığında başka malların alınmış gibi gösterildiğini belirtti. Polis, zanlı Ahmet Bayraktar’ın 6 Kasım tarihinde şubeye celp edildikten sonra gönüllü ifade verdiğini ve ifadesinde Cahit’in vefatından yaklaşık 2 ay sonra Vakkas Altınbaş’ın kendisine Cahit’e ait 18 ayrı koçanlı malı satın aldıklarına dair sahte bir sözleşmeye imza atması durumunda kendisine 1 milyon sterlinlik rüşvet teklif ettiğini söyledi.
ZANLILARIN KÜRSÜDE OLMAYIŞI DİKKAT ÇEKTİ… İşadamı Vakkas Altınbaş ile Bulut Akacan’ın babası Mehmet Akacan’ın da adının karıştığı davada polisin zanlıların 3 gün tutuklu kalmaları yönünde bir talepte bulunması üzerine savunma avukatları mahkemeye ‘teminat talebiyle’ geldiklerini belirterek, tutukluluk talebine itiraz etti. Saatler süren duruşmanın ardından mahkeme zanlılar aleyhinde sadece bir günlük tutukluluk emri verirken, dünkü celsede zanlıların tümünün tanık kürsüsü yerine alışılmışın dışında bir şekilde izleyiciler için ayrılan özel bölümde yer almaları ve tüm celse boyunca oturmaları dikkat çekti.
Ahmet KARAGÖZLÜ
Girne’de 3 Ekim 2016 tarihinde “Resmi evrak sahteleme”, “Sahte resmi evrakı tedavüle sürme” ve “Sahte davranışla kayıt temini” suçlarından, aralarında işadamı Vakkas Altınbaş ile Bulut Akacan’ın babası Mehmet Akacan’ın da yer aldığı toplam 7 kişi mahkemeye çıkarıldı.
Adları “3 milyon 50 bin sterlinlik yolsuzluk” olayına karışan Vakkas Altınbaş, Mehmet Altınbaş, Ahmet Bayraktar, Mehmet Akacan, avukat Refet Uzun ile tasdik memurları Mehmet Şefik Ormancıoğlu ve Kemal Yorgancıoğlu dün teminat talebiyle çıkarıldığı mahkemede tutuklandı.
Satın aldıkları mallara karşılık 4 milyon sterlin peşin ödeme yapan Altınbaşların, 3 milyon 50 bin sterlinlik ileri tarihli iki çek yazdıkları ancak çeklerin tarihi gelmeden Hüseyin Cahit’in vefat etmesiyle sahteciliğin devreye girdiği bildirildi.
Hüseyin Cahit’in vefatının ardından, Cahit hayattaymış gibi sözleşme yapıldığı ve bu çeklerin karşılığında başka malların alınmış gibi gösterildiği de belirtilirken, Ahmet Bayraktar’ın polise itiraf niteliğinde gönüllü ifade vermesiyle olayın gün yüzüne çıktığı kaydedildi.
Polis, olayın kilit isimlerinden Orkun Altınbaş’ın şu anda yurtdışında olduğunu, ancak zanlının bu hafta içerisinde ülkeye dönmesinin beklendiğini belirtti.
Bu arada zanlı Ahmet Bayraktar’ın sahte sözleşme hazırlamak için Vakkas Altınbaş’tan yaklaşık 1 milyon sterlin para aldığını itiraf ettiği belirtilirken, polis dün sabah olaya tanıklık eden 2 kişinin daha olduğunun tespit edildiğine dikkat çekti.
Polisin, mahkemede zanlıların 3 gün tutuklu kalmaları yönünde talepte bulunması üzerine savunma avukatları mahkemeye ‘teminat talebiyle’ geldiklerini belirerek, polisin istediği tutukluluk emrine itiraz etti.
Mahkemede saatler süren duruşmanın ardından zanlılar aleyhinde sadece bir günlük tutukluluk emri temin edilebildi.
Zanlıların tümü bugün yeniden mahkemeye çıkarılacak.
Zanlıların kürsüde olmaması dikkat çekti
Girne Kaza Mahkemesi’nde dün öğle saatlerine doğru başlayan celse boyunca zanlıların tanık kürsüsü yerine alışılmışın dışında izleyiciler için ayrılan özel bölümde yer almaları ve tüm duruşma boyunca oturmaları dikkat çekti.
Girne Kaza Mahkemesi Ceza Davaları Yargıcı Meltem Dündar’ın huzurunda görüşülen dünkü celsede, İddia Makamı Başsavcılık adına Savcı Emine Taşkın ve savunma avukatları Tahir Seroydaş, Yusuf Tekiner, Ünver Bedevi, Serhan Çınar ve Mustafa Şener hazır bulundu.
“Sahte satış belgesi hazırladıktan sonra tedavüle sürdüler”
İddia Makamı adına Savcı Emine Taşkın Girne Polis Müdürlüğü’ne bağlı Adli Şube’de görev yapan polis memuru Yalgı Döşenci’yi tanık kürsüsüne davet etti.
Polis memuru Döşenci, yeminli ifade verdikten sonra zanlıların 3 Ekim 2016 tarihinde Girne’de meydana gelen “Resmi evrak sahteleme”, “Sahte resmi evrakı tedavüle sürme” ve “Sahte davranışla kayıt temini” suçlarından methaldar olduklarını söyledi.
Döşenci, zanlıların şu an yurtdışında olan Orkun Altınbaş ile birlikte şu an rahmetlik bulunan Hüseyin Cahit Lido’nun adına kayıtlı 18 ayrı koçanlı malı toplam 3 milyon 50 bin sterlin karşılığında satın aldıklarına dair sahte bir satış sözleşmesi düzenledikten sonra Hüseyin Cahit’in vekili Ahmet Bayraktar’ın konu sözleşmeyi imza ederek Girne Kaza Mahkemesi’nde tedavüle sürdüklerini belirtti.
“Hüseyin Cahit vefat edince ödeme yapılmadı”
Hüseyin Cahit Lido vefat etmeden önce 29 Ağustos 2016 tarihinde 6601 koçan numaralı harita ile 1808 numaralı parseldeki malını 7 milyon 50 bin sterline Vakkas Altınbaş’a sattığını dile getiren Döşenci, bu bedelin 4 milyon sterlinlik tutarının satış günü ödendiğini ifade etti.
Döşenci, geriye kalan 3 milyon 50 bin sterlinlik meblağ içinse Vakkas Altınbaş’ın Hüseyin Cahit’e biri 31 Ekim 2017, diğeri de 31 Ekim 2018 tarihli iki adet 1 milyon 525 bin sterlinlik çek yazdığını dile getirdi.
Hüseyin Cahit’in 9 Ağustos 2017 tarihinde vefat etmesinin ardından zanlıların Girne Kaza Mahkemesi’nden ara emri almak için istida dosyaladıklarını belirten Döşenci, Dia Towers Şirketi Direktörü Orkun Altınbaş’ın ise Hüseyin Cahit’e ait 18 ayrı koçanlı malın kendilerine devrinin olmadığı gerekçesiyle 1 milyon 525 bin sterlinlik çeklerin ödemesinin durdurulmasını talep ettiğini belirtti.
“Vakkas Altınbaş rüşvet teklif etti”
Polis memuru Döşenci, 6 Kasım tarihinde meseleyle ilgili olarak zanlı Ahmet Bayraktar’ın şubeye celp edildiğini ve sorgusu sırasında Bayraktar’ın polise gönüllü ifade vermek istediğini söylediğini dile getirdi.
Zanlının gönüllü ifadesinde Hüseyin Cahit’in vefatından yaklaşık 2 ay sonra Vakkas Altınbaş’ın kendisine Hüseyin Cahit’in Girne bölgesinde bulunan 18 ayrı koçanlı malını satın aldıklarına dair sahte bir sözleşme hazırlayacaklarını ve rahmetlinin vekili olarak bu sözleşmeye imza atması durumunda kendisine 1 milyon sterlin rüşvet teklif ettiğine işaret etti.
Döşenci, zanlının kendisine teklif edilen rüşveti kabul ettiğini ve bunun üzerine Avukat Refet Uzun’un da sahte sözleşmeyi hazırlayıp kendilerine getirdiğini söylediğini kaydetti.
“Sahte vekalet hazırladıklarını itiraf etti”
Polis memuru Döşenci, zanlı Ahmet Bayraktar’ın daha sonra alıcı durumunda olan Orkun Altınbaş ve Mehmet Altınbaş’la birlikte sahte sözleşmeye imza attığını ve imza atıldığı sırada da herhangi bir tasdik memurunun bulunmadığını söylediğini dile getirdi.
Döşenci, Ahmet Bayraktar’ın daha sonra kendisini yetkili vekil olarak göstermek için 16 Haziran 2017 tarihinde Mehmet Ormancıoğlu ile birlikte geriye dönük bir sahte vekalet hazırladıklarını itiraf ettiğine vurgu yaptı.
Zanlı Ahmet Bayraktar’ın verdiği gönüllü ifadenin teyit ve tekzip edilmesi gerektiğini belirten Döşenci, yurtdışında bulunan Orkun Altınbaş’ın bu hafta ülkeye dönmesinin beklendiğini söyledi.
“Olaya tanıklık eden iki kişi tespit edildi”
Döşenci, soruşturma kapsamında 2 bilgisayar emare aldıklarını ve söz konusu emarelerin ilk olarak Polis Genel Müdürlüğü’nde yer alan data incelemeye, ardından da Türkiye’ye gönderildiğini belirterek, raporun gelmesini beklediklerini söyledi.
Dün sabah meseleyle ilgili olaya tanıklık eden 2 kişinin daha tespit edildiğini belirten Döşenci, zanlıların serbest kalması halinde söz konusu tanıklardan alınacak ifadelere ve aranan birçok emareye etki edebileceklerine dikkat çekti.
Polis memuru Döşenci, soruşturmanın salimen yürütülebilmesi için zanlıların tümünün 3’er gün süreyle poliste tutuklu olarak kalmalarını talep etti.
Avukatlar tutukluluğa itiraz etti
Savunma avukatları, polis şahadetinin ardından müvekkilleri aleyhine istenen tutukluluğa itiraz edince duruşma yapılmasına karar verildi.
Avukatlar, tahkikat memuru Yalgı Döşenci’yi çapraz sorguya aldı.
Zanlı Refet Uzun ve Kemal Yorgancıoğlu’nun avukatı Serhan Çınar, müvekkilleri aleyhine istenen tutukluluğa itiraz ettikten sonra tahkikat memurunun 2 kişinin olaya şahit olduğuna yönelik verdiği şahadetin zanlıların tutuklu yargılanabilmesi için kasıtlı söylendiğini iddia etti, Döşenci ise bu iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirtti.
Zanlı Ahmet Bayraktar’ın avukatı Ünver Bedevi’nin olayın üzerinden yaklaşık 16 ay geçtiğini ve polisin olayı neden o tarihte araştırmaya başlamadığını sorması üzerine Döşenci, zanlının polise 6 Kasım’da gönüllü ifade verdiğini söyledi.
“Bayraktar, baskı yapıp avantaj elde edebilmek için şikayetçi oldu”
Zanlı Vakkas Altınbaş ile Mehmet Altınbaş’ın avukatı Tahir Seroydaş’ın, zanlı Ahmet Bayraktar’ın 6 Kasım’da verdiği ifadeden önce polisin neden hiçbir tahkikat yapmadığını sorması üzerine Döşenci, olayın zanlının polise gönüllü ifade verdikten sonra ortaya çıktığını söyledi.
Hukuk davasında anlaşma sağlanamayınca davanın 25 Kasım 2019 gününe tehir edildiğini belirten Seroydaş, zanlı Ahmet Bayraktar’ın hukuk davasında ‘baskı’ yaparak ‘avantaj’ elde edebilmek için şikayetçi olduğunu iddia etti ve müvekkillerinin soruşturmaya etki etme olasılıklarının bulunmadığını ileri sürdü.
“Polis tahkikatı eksik bıraktı”
Zanlı Mehmet Akacan’ın avukatı Yusuf Tekiner ise polisin tahkikatı eksik bıraktığını savunarak, tahkikat polisinin şahadetinde zanlıların suçla bağlantılarının yeterince açıklanmadığını ileri sürdü.
Tekiner, müvekkilinin bahsedilen sözleşmede imzasının olmadığını, sadece adının yazığını belirterek, polisin müvekkiliyle ilgili makul bir şüphe ortaya koyamadığını iddia etti.
Zanlı Mehmet Ormancıoğlu’nun avukatı Mustafa Şener ise müvekkilinin tasdik memuru olduğunu ve polisin belirttiği sözleşmede hiçbir zaman yer almadığını öne sürdü.
“Kamu ve toplum menfaati dikkate alınmalı”
Savcı Emine Taşkın, tahkikat memurunun her zanlının suç ve suçla ilgili bağlantısını ayrıntılı bir şekilde açıkladığına dikkat çekti.
Taşkın, tahkikata konu suçların oldukça ciddi olduğunu ve zanlıların Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarının muhtemel olduğunu belirterek, zanlıların serbest kalması halinde polisin aradığı iki kişiye etki edebileceğine işaret etti.
Mahkemenin karar vermeden önce kamu ve toplum menfaatini de dikkate alması gerektiğini kaydeden Taşkın, bu bağlamda polise fırsat verilmesi gerektiğini söyledikten sonra zanlıların 3’er gün tutuklu kalmalarını talep etti.
“Bir gün tutuklu kalacaklar”
Yargıç Meltem Dündar, huzurundaki şahadet ve olgulara göre, zanlılar aleyhindeki konu suçların polisin bilgisine ilk olarak 3 Temmuz 2018’de geldiğini, ancak o günkü verilerle soruşturmanın daha ileriye götürülemediğini, aradan geçen sürenin ardından konu suçla ilgili elde edilen yeni verilerle polis soruşturmasının yeniden başladığının görüldüğüne bulgu yaptı.
Bu safhada, huzurundaki şahadet ve olgulara göre; zanlıların tümünün bağlantılı olduğunu ve zanlıların serbest kalması halinde tahkikata etki etme olasılıklarının bulunduğuna da bulgu yapan Dündar, zanlıların 1’er gün süreyle poliste tutuklu olarak kalmalarına emir verdi.
Mahkemenin tutukluluk kararının ardından polis hücrelerine yerleştirilen zanlılar, bugün yeniden Girne Kaza Mahkemesi’ne çıkarılacak. Zanlıların bugünkü celsede, teminata bağlanabilecekleri gibi tutukluluk sürelerinin uzatılması veya aleyhlerine suça bağlayıcı herhangi bir delil bulunmaması halinde salıverilmesi bekleniyor.