
Bulut Akacan, pişmanım dedi ve ekledi: ‘Hayatım mahvoldu, itibarım zedelendi’
Vasıf Kurbanov, Bulut Akacan’ın hiçbir zaman koruması olmadığını ve olay günü de talimatla değil ‘bir yanlış anlaşılma’ nedeniyle Zeki Asımoğlu’nu darp ettiğini söylerken, Bulut Akacan da, Vasıf ve Orçun’un korumaları olmadığını, kendisinin ve Orçun’un bu olaydan sorumlu tutulamayacağını savundu:
“ORÇUN VE BEN BU OLAYDAN SORUMLU TUTULMAMALIYIZ”… Tanık kürsüsüne geçerek yemin eden Bulut Akacan, 7 Ocak gününde yaşananları kendi açısından anlattı. 7 Ocak’tan sonra hayatının mahvolduğunu belirten Akacan, “Keşke en başından kaçıp gitseydim ama olayların bu raddelere geleceğini tahmin edemezdim. Ben başkasının yaptığı hareketten nasıl sorumlu tutulabilirim ki? Bu olaydan dolayı itibarım en üst seviyede zedelendi. Gazeteler bizi linç ettiler, üzerime basın ordusu geldi. Basın, bazı olayları abarttı. Bu olay Vasıf’ın kendi bilinçsizce yaptığı bir hareketten ibarettir. Bu yüzden biz bundan sorumlu tutulmamalıyız. Özellikle de Orçun bu yanlış anlaşılma neticesinden 9 aydır cezaevinde hapis yatıyor” dedi.
“YANLIŞ ANLADIM, REFLEKSLE VURDUM”… Bulut Akacan’ın yanında çalıştığını ancak koruması olmadığını söyleyen Vasıf Kurbanov, “Aşağıya indiğimizde Erhan abiyle Bulut beyin küfürleştiğini duydum. Sonra da Erhan abi Bulut beye vurdu ve bir anda kargaşa oldu. Erhan abi vurunca, Bulut beyin yere düştüğünü gördüm ve dönüp bakınca da Zeki beyin Bulut beyin üzerinde olduğunu gördüm. Şoka girmiştim ve yanlış anladım. Bir anda refleks olarak kasten yapmak istemediğim bir şey yaptım ve Zeki beye vurdum. Hiçbir şekilde kimseden talimat almadım. Olay boyunca da sadece kavgayı ayırmaya çalıştım”. Girne’de 7 Ocak 2019 tarihinde alacak-verecek meselesi nedeniyle Erhan Başay’ın yemek yediği restoranda çıkan kavgada Erhan Başay ile Zeki Asımoğlu’nun darp edilmesi olayının faili olarak yargılanan işadamı Bulut Akacan ve korumalarının davasında dün Akacan ve Vasıf Kurbanov tanık kürsüsüne çıkarak, yeminli şahadet verdi. 14 Ekim Pazartesi günü de üçüncü sanık Orçun Özorçun ile savunmanın diğer tanıkları dinlenecek. Girne Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Füsun Cemaller, Kıdemli Yargıç Rauf Kürşad ve Yargıç Mine Ozankaya’nın huzurunda görüşülen dünkü celsede, İddia Makamı Başsavcılık adına Kıdemli Savcı Mustafa Atakara, sanık Bulut Akacan’ın avukatları Kıvanç Rıza ile Mustafa Asena, sanık Orçun Özorçun’un avukatı Doğa Zeki ve sanık Vasıf Kurbanov’un avukatı İlker Sertbay hazır bulundu. Davanın dünkü celsesinde tanık kürsüsüne çıkan Bulut Akacan, Vasıf Kurbanov ve Orçun Özorçun’un korumaları olmadığını iddia ederek, Zeki Asımoğlu’nu Vasıf Kurbanov’un darp ettiğini, kendisinin ve Orçun Özorçun’un bundan sorumlu tutulamayacağını savunurken, Vasıf Kurbanov da, Akacan’ın yanında çalıştığını ancak koruması olduğunu, Zeki Asımoğlu’nu da Akacan’ın talimatıyla değil, bir yanlış anlaşılma sonucu refleksle darp ettiğini öne sürdü.
Kurbanov: Bulut Akacan bana ‘talimat’ vermedi
Davanın dünkü celsesinde ilk önce Vasıf Kurbanov tanık kürsüsüne çıkarak yeminli şahadet verdi. Azerbaycan vatandaşı olduğunu belirten Kurbanov, KKTC’ye lisans eğitimi almak için geldiğini ve yüksek lisansa başladıktan sonra sanık Akacan’ın şirketinde işe başladığını söyledi. Kurbanov, söz konusu şirkette satış elemanı olduğunu, ancak 4 dil bildiğinden şirketin özel misafirlerini karşılama ve çocukları okula götürme gibi işler de yaptığını belirtti. 7 Ocak gününde yaşanan olayların bir benzerini daha önce hiç yaşamadığını anlatan Kurbanov, hiçbir zaman sanık Bulut Akacan’ın koruması olmadığını iddia etti. Kurbanov, 7 Ocak’ta ‘Foodforfit’ isimli restorana yemek yemek için gittiğini ve sanık Bulut Akacan’ın olayın en başından sonuna kadar hiçbir şekilde kendisine ‘talimat’ vermediğini öne sürdü. Yazılı dava tebliğindeki birinci davayı içeriğini tam olarak ‘bilmeden’ kabul ettiğini ileri süren Kurbanov, “Biz teminat duruşmasına gittiğimiz sırada polis ‘Zeki Asımoğlu’nu darp ettiğini kabul etmelisin’ dedi. Ben de Azeri Türkçesi bildiğim için polise bu suçu kabul ettiğime yönelik yazıyı ‘sen yazar mısın?” dedim. Daha sonra polis yazıyı yazdı, ben de imzaladım. İçeriğini tam olarak bilmiyordum” dedi.
“Yanlış anladım; refleks olarak vurdum”
Zeki Asımoğlu’nu olaydan önce hiç tanımadığını ve aralarında herhangi bir husumetin de bulunmadığını söyleyen Kurbanov, olay sırasında yaşananları şu şekilde anlattı: “Aşağıya inmeden önce Erhan abi elini kaldırarak ilk hareketi yaptı. Bulut bey de onun elini tuttu. Bu sırada Orçun ise Erhan abiyi sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu ana kadar her şey kavgayı ayırmak içindi. Sonra mekanın sahibi ‘ayıptır, yapmayın, mekanımı mahvettiniz’ dediği için biz çok utandık. Çünkü sandalyeler, masalar yere düşmüştü. Aşağıya indiğimizde Erhan abiyle Bulut beyin küfürleştiğini duydum. Sonra da Erhan abi Bulut beye vurdu ve bir anda kargaşa oldu. Erhan abi vurunca, Bulut beyin yere düştüğünü gördüm ve dönüp bakınca da Zeki beyin Bulut beyin üzerinde olduğunu gördüm. Şoka girmiştim ve yanlış anladım. Bir anda refleks olarak kasten yapmak istemediğim bir şey yaptım ve Zeki beye vurdum. Hiçbir şekilde kimseden talimat almadım. Olay boyunca da sadece kavgayı ayırmaya çalıştım.”
Atakara: 4 yumruk refleks olarak kabul edilemez
Kıdemli Savcı Mustafa Atakara, sanık Vasıf Kurbanov’u istintak etti. Sanığın Asımoğlu’na 4 kez yumruk attığını, beşincisini denemeye çalıştığı sırada da isabet ettiremediğini belirten Atakara, bunun ‘refkeks’ olarak kabul edilemeyeceğine vurgu yaptı. Kurbanov ise amacının sadece kavgayı ‘ayırmak’ olduğunu iddia etti. Atakara’nın olay gününde Zeki Asımoğlu’nun varlığının kendisi için bir tehdit içerip içermediği yönündeki sorusuna yanıt veren Kurbanov, “Ben onu tanımıyordum. O gün çok hızlı ve ani hareket etti. Ben hep ayırmaya çalıştım” diye konuştu. Erhan Başay’ın restoranın dışına ‘kendi isteğiyle’ mi yoksa ‘iteklenerek’ mi gittiği sorusunu soran Atakara’ya cevap veren Kurbanov, “Erhan abi restoranın dışına güle oynaya gitmedi. Çünkü mekanın sahibi bizi nazikçe kovmuştu. Biz zaten o yüzden dışarıya çıktık. Ben Erhan abiyi ittirdiğimi de düşünmüyorum. Aynı şekilde Orçun için de öyle. Çünkü Orçun hep sakinleştirmeye çalıştı” dedi.
“Bulut bey sizi cesaretlendirdi”
Atakara’nın “Bulut bey size ‘Erhan’ı aşağıya indirin’ dediği için indirdiniz” demesi üzerine Kurbanov, “Hayır, zaten Erhan abi ‘Bırakın beni’ deseydi kimse ona dokunmazdı” yanıtını verdi. Kamera görüntülerinde sanık Bulut Akacan’ın, Vasıf Kurbanov’a dokunduğunun açıkça belli olduğunu dile getiren Atakara’nın, “Bulut bey size dokunarak cesaretlendirdi” demesi üzerine Kurbanov, böyle bir şeyi kabul edemeyeceğini belirtti. Zeki Asımoğlu’nu niye tuttuğunu soran Atakara’ya yanıt veren Kurbanov, “Buradaki amaç kavga etmesinler diye koruma içgüdüsüydü. Yani biz her iki tarafı birbirinden ayırmak istiyorduk. Olay anında ben Zeki beyi kasti olarak darp etmedim. Yanlış anladığım için vurdum ve bundan çok pişmanım” dedi. Atakara, sanığın olaya iştiraken katılmasından dolayı Erhan Başay’ı da darp etmiş sayıldığını belirterek, sanıkların Erhan Başay’ı Bulut Akacan’ın talimatıyla aşağıya indirdiğini söyledi.
Akacan: Erhan, hakkımda olur olmaz şeyler konuşuyordu
Vasıf Kurbanov’un ardından bu kez Bulut Akacan sanık kutusundan çıkıp tanık kürsüsüne geçti ve yeminli şahadet verdi. 36 yaşında bir işadamı olduğunu ve 7 Ocak günü ‘Foodforfit’ isimli yere yemek yemek için gittiklerini söyleyen Akacan, Erhan Başay’ın yaklaşık 14 ay yanında çalıştığını dile getirerek, Başay’ın işten ayrıldığı sırada herhangi bir alacağının olduğuna yönelik bir kağıt imzalamadığını, ancak daha sonra kendisinden 50 bin sterlin para istediğini iddia etti. Her şeyin Erhan Başay’ın yüzünden başladığını iddia eden Akacan şu şekilde konuştu: “Erhan’ın yaptıkları artık dayanılmaz bir boyuttaydı. Birçok yerde hakkımda olur olmadık şeyler konuşuyordu. Her gün babamı, eşimi ve kayınpederimi arıyordu. 7 Ocak günü de İsraillilerle saat 14.00’te çok önemli bir toplantımız vardı. Belki de hayatımın en büyük satışını yapacaktım. Toplantıdan önce oraya yemek yemek için gittim. O gün, Erhan Başay’ı orada rastgele gördüğümde yanına gittim ve ona ‘Sen şerefsizsin, ne yapmaya çalışıyorsun’ dedim ve hesap sordum. Bunun üzerine de Başay, ‘Bana böyle konuşamazsın, seni gebertirim’ dedi ve üzerime hamle edip beni darp etti. Ortam bir anda karıştı. Restorandaki sandalyeler yere düştü. Erhan Başay’la boğuşmaya başladık. Tartışma alevlendi. Bana hamle ettiğinde ona elimi kaldırarak ‘dur’ işareti yaptım. Orçun da insanlık namına Erhan’ı uzaklaştırıp tuttu, çünkü olayı kapatmak istedi. Eğer Orçun Erhan’ı tutmasaydı, çok kötü şeyler olacaktı. Keşke o saat bu olay bitseydi ama bitmedi. Erhan bana çok kötü küfürler etmeye başladı. Ben de olay büyümesin diye elimi dışarıya doğru gösterip ona ‘S… git’ dedim.”
“Erhan bana tekme attı, dengemi kaybettim”
“Daha sonra yanımıza mekan sahibi olan Güran Ataker geldi; ‘Ayıptır, yapmayın. Dükkanımı mahvettiniz’ dedi. Bu sözlerin üzerine Orçun da Erhan Başay’ı uzaklaştırmaya çalıştı. Ama o esnada arkası bana dönüktü. Ben ona nasıl ‘talimat’ vereyim? Böyle bir şey hiç mümkün olabilir mi? Orada hiç öngöremediğim bir olay yaşandı. Erhan bana tekme attıktan sonra ben dengemi kaybedip yere düşecekken, Zeki Asımoğlu bir anda yere düştü. O an ellerimi başımın arasına alarak ‘Aman Allah’ım! Kim vurdu bu çocuğa’ diye bağırdım. Sonra öğrendim Vasıf’mış. Bizim Zeki Asımoğlu’na ne kastımız var ki böyle bir şey yapalım? Belki de Zeki Asımoğlu beni tuttuğu için kafamı yere çarpmadım. Benim ona kastım olamaz, aksine beni tuttuğu için ona teşekkür etmem gerekir. Bizim Zeki’ye kastımız olsa, Vasıf eczaneye gidip doktor var mı diye sorar mıydı?”
“Hayatım mahvoldu, itibarım zedelendi”
“Yaşananlardan dolayı çok pişmanım. Hayatım o günden sonra mahvoldu. Gazeteler bizi linç ettiler. Keşke en başından kaçıp gitseydim ama olayların bu raddelere geleceğini tahmin edemezdim. Ben başkasının yaptığı hareketten nasıl sorumlu tutulabilirim? Bu olaydan dolayı itibarım en üst seviyede zedelendi. Hem gazeteler, hem de Erhan Başay amacına ulaştı. Hepimiz acılar çektik.”
“Kalp spazmı geçirdim”
Sanık Bulut Akacan, 7 Ocak’ta yaşananlardan sonra kalp spazmı geçirdiğini, hatta daha sonra anjiyo bile olduğunu belirtti. Akacan, hastaneye gittiğinde bazı değerlerinin yüksek çıktığını ve doktorların kendisine kalp krizi geçirme riskinin olduğunu söylediğini ifade ederek, 7 Ocak’tan sonra yaşadıklarını şu şekilde anlattı: “Kız kardeşim Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde çocuk doktorudur. Eski başhekim Bülent Dizdarlı da beni hastaneye çağırınca oraya gittim. Orada kan değerlerimi aldılar ve 8’ini 9’una bağlayan gece yoğun bakıma alındım. Daha sonra Zeki beye bir sıkıntı olmasından endişelendiğim için kız kardeşim ve Bülent beye ona bakmalarını söyledim. Kız kardeşim de bana Zeki beyin ‘şifa ile taburcu olduğu’ yönünde bir raporunun olduğunu söyledi.”
“Hastanede başka, mahkemede başka dediler”
“Ertesi günü Zeki beyin hâlâ hastaneden çıkmadığını öğrendim. O gün tahkikat memuru Hüseyin Soyel, bana Zeki beyin ‘kafatasında çatlakların olduğunu ve beyin kanaması geçirdiğini’ söyledi. Hatta ‘hayati tehlikesinin olduğunu da söylemişti. Oysa ki Bülent bey, bana daha önce Zeki beyin hayati tehlikesinin olmadığını söylemişti. Tüm bunların üzerine kendi kendime ‘Ne oluyor’ dedim. Acaba siyaseten kaynaklanan bir şey mi var diye merak ettim. Çünkü bana hastanede başka, mahkemede bambaşka şey söylediler. Ben bu konuda iyi niyet olmadığını düşünürüm. Bence mahkemeyi etki altına almaya çalışmış olabilirler. 7 Ocak’ta Erhan Başay’dan yumruk yedim. Polisin taraflı davrandığını düşündüğüm için de mahkemede ‘benden ‘şikayetçi ifadesi’ alsınlar diye talepte bulundum. Daha sonra tahkikat memuru Hüseyin Soyel geldi. Benden ifade alması gerektiğini söyledi. Meğer o gün Hüseyin bey benden ‘gönüllü ifade’ almış. Ben o güne kadar ben ceza davasının ne olduğunu bile bilmiyordum. Yani o zamana kadar ‘gönüllü ifade’ ile ‘şikayetçi ifadesinin’ farkını bilmezdim. O gün benden aldıkları ifade hiç değişmedi, doğruları söylediğim zaten buradan da anlaşılıyor.”
“Üzerime basın ordusu geldi”
“7 Ocak’ta yaşananlarla ilgili üzerime basın ordusu geldi. Basın bazı olayları abarttı. Bu olayda ne Orçun’un ne de benim suçum yoktur. Bu olay Vasıf’ın kendi bilinçsizce yaptığı hareketten ibarettir. Bu yüzden biz bundan sorumlu tutulmamalıyız. Özellikle de Orçun bu yanlış anlaşılma neticesinden 9 aydır cezaevinde hapis yatıyor. Ben bu olayla ilgili alt mahkemenin yanıltıldığını düşünüyorum. Çünkü Hüseyin beyin alt mahkemede söyledikleriyle burada söylediklerinin arasında uyumsuzluk var. Hüseyin bey rüzgara göre yer değiştirdi. Benim bu konudaki kanaatim böyle. Çünkü alt mahkemedeki ifadesi ile burada söyledikleri tamamen farklı ve taraflıdır. Ben sanık olsam bile polisimizin daha adil olmasını bekliyordum. Ben bu olayda kimseyi cesaretlendirmedim, teşvik etmedim, yol göstermedim… Ben sadece ‘dur’ hareketi yaptım. Bu hareket nasıl teşvik olur ki?”
“Polis yanlışlık yaptı”
“Polis beni sırf ‘vahim zarara’ bağlamak için bu yanlışlığı yaptı. Bu yüzden suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Bu arada kalp spazmı geçirdiğimde gazeteler ‘içerde yatmasın’ diye yapar şeklinde yazdılar. Ben bursla Amerika’da okuyan ve bugüne kadar birçok vakıf ve şirket kuran birisiyim. Hiçbir şey yokken bir anda suç makinesine mi dönüştüm? Burada yaşananlarla gazetelerde yazılanlar bambaşka. Bu başımıza gelenleri kabul etmiyorum. Bir daha bir yerde bir kavga bile görsem kesinlikle böyle şeyler yapmayacağım, karışmayacağım. Bu olaylar yüzünden ailem, iş hayatım olumsuz etkilendi, özgürlüğüm kısıtlandı. Bu olaylardan en fazla acı çeken kişinin ben olduğuma inanıyorum. Polis, bu olaya yakından şahit olan iki görgü tanığını bulmak için hiçbir şey yapmadı. Polis bu kişilerin kim olduğunu bana sorsaydı ben söylerdim ama araştırma yapmadı. Bu olayla ilgili doğruları söyleyeceklerine inanıyorum, çünkü en yakınımızda olan görgü tanıkları onlardı.”
Atakara, Akacan’ı sorguya aldı
Akacan, şahadetini tamamladıktan sonra Kıdemli Savcı Mustafa Atakara tarafından sorgulandı. Atakara, sanığın olay gününde yanında korumalarının olmasından dolayı çok sakin olduğunu belirtmesi üzerine Akacan, “Hayır, hem Vasıf hem de Orçun, sırf Erhan bana karşı bir atakta bulunmasın diye kavgayı ayırmaya çalışıyordu” yanıtını verdi. Sanığın polise ifade verdiğinde Erhan Başay’dan ‘seni gebertirim’ şeklinde tehdit aldığı yönünde bir beyanda bulunmadığını söyleyen Atakara’ya yanıt veren Akacan da, “O kavga anında ağızdan çıkan bir şeydi” dedi. Atakara’nın ‘Siz Erhan Başay’ı tekmeleyince adamlarınıza teşvik oldu’ demesi üzerine Akacan, “Bu sözler sırf ben Ağır Ceza’da yargılanayım diye yapıldı. Bu iddialar tamamen taraflı, kesinlikle kabul etmiyorum. Beni tek taraflı yargılıyorsunuz. Erhan’a dava getirmediniz. Hata yapıyorsunuz” yanıtını verdi. Erhan Başay’ın aşağıya indirilmesine yönelik herhangi bir sözlü talimatta bulunup bulunmadığını soran Atakara’ya yanıt veren Akacan, “Bunu Erhan bey kendisi uydurdu. İfadesinde böyle bir şey yok” dedi. Atakara’nın, Akacan’ın en başından beri sinirli hareketlerde bulunmasının diğer sanıkları teşvik ettiğini söylemesi üzerine Akacan, bunu kabul etmediğini belirtti. Girne Ağır Ceza Mahkemesi heyeti ise duruşmaya kaldığı yerden devam edilmek üzere davayı 14 Ekim tarihine tehir etti.
Kıbrıs Gazetesi