Hristodudilis gerçeklerle yüzleşmeyen bir siyasal karakter

Hristodudilis gerçeklerle yüzleşmeyen bir siyasal karakter

Lefke Avrupa Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Doç. Dr. Muhittin Tolga Özsağlam KIBRIS TV’de yayınlanan Elif Şen Çatal’ın hazırlayıp sunduğu Nerede Kalmıştık programına konuk oldu.

   Özsağlam, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM 78. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada uluslararası topluma, ‘KKTC’yi tanıyın’ demesinin ve Türkiye’nin bu konudaki kararlığının KKTC’nin tanınmasında etkili olabileceğini vurguladı.

   Doç. Dr. Özsağlam, Rum Yönetimi Lideri Nikos Hristodulidis’in Kıbrıs sorununa farklı bir perspektifte baktığını ifade ederek, “Hristodudilis, Kıbrıs sorununun 63-74 arasındaki dönemini unutuyor” dedi.    

“Erdoğan’ın konuşmaları çok önemli”

   Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada uluslararası topluma, ‘KKTC’yi tanıyın’ demesinin KKTC için önemine değinen Akademisyen Muhittin Tolga Özsağlam şöyle konuştu:

   “Sayın Erdoğan’ın BM 78. Genel Kurulu’nda nasıl bir konuşma yapacağı merak konusuydu, burada Erdoğan’ın Kıbrıs’la ilgili olan ifadesi aslında BM’nin 77. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmanın benzeridir. Burada şunu ifade ediyor; şu andaki konjonktür içerisinde Türkiye’nin Kıbrıs’ta federasyon temelli bir yaklaşımı yok, iki devletlilik tezinde kararlılık göstermesi vardır.”

   TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, barış için işbirliğinin oluşmasını ve sulhun hüküm sürmesini sağlamak için görüşmelerini sürdürdüğünü belirten Özsağlam, Erdoğan’ın Yunanistan Başbakanı Miçotakis’le yaptığı görüşmede de bu konunun irdelendiğini ifade etti.

“Bu konjonktürde çözüm pek mümkün değil”

   Muhittin Tolga Özsağlam, Erdoğan’ın en çok üstünde durduğu ve gündeme taşıdığı konunun, yaklaşık 25-30 yıldır tartışma konusu olan BM Güvenlik Konseyi’nin işlevi ve hukuki yapısı olduğunu dile getirerek, “Sayın Erdoğan’ın, ‘dünya beşten büyüktür’ ifadesi şudur; yani beş ülke dışında BM’ye üye diğer ülkelerin de çıkarları söz konusudur ama Birleşmiş Millet’leri esas temsil eden 5 ülkedir. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konudaki ilk tepkisi de değildir bu” dedi.

   Çelişkilerin, komplikasyonların olduğu bir uluslararası ilişkiler sistemi yaşandığını ifade eden Özsağlam, “Öyle görülüyor ki bu sistem içerisinde şu anda Kıbrıs’ta bütünlüklü, kapsamlı bir çözümden ve federal bir yapıdan pek mümkün değil” şeklinde konuştu.

“Hristodudilis, 1963-1974 arasındaki dönemini unutuyor”

   Rum Lider Hristodudilis’in verdiği röportajlarda ve mesajlarda, Kıbrıs sorununa farklı bir perspektiften baktığını belirten Muhittin Tolga Özsağlam, “Hristodudilis hala daha geçmişte kalan zihniyette.. Rum lider, Kıbrıs sorununun 1963-1974 arasındaki dönemini unutuyor. Yani sorunun 1963 yılı sonrasından başladığını unutuyor, toplumlar arası çatışmaların 1963’ün sonunda başladı” ifadelerine yer verdi.

“Hristodudilis gerçeklerle yüzleşmeyen bir siyasal karakter”

   1963 ile 1974 yılları arasında yaşanan sorunlara Türkiye’nin müdahalesinin sadece Kıbrıslı Türkler için değil adada yaşayan tüm Kıbrıslılar için olduğunu dile getiren Özsağlam, döneminin Türkiye Başbakanı Bülent Ecevit’in, ‘adaya sadece Kıbrıslı Türkler için değil Kıbrıs’taki Rumlara da barış getirmek için gidiyoruz’ demecini anımsatarak konuşmalarına şöyle devam etti:

   “1974’te olan askeri harekatın sebebi 15 Temmuz 1974’tür ama sadece o tarih değildir, 1963-1974 yılları arası Kıbrıslı Türklerin o gettolarda yaşama durumu, karşılaştıkları zorluklar bunların bir sonucu vardı, 15 Temmuz’da Nikos Sampson’un darbesi. Hristodudilis gerçeklerle yüzleşmeyen bir siyasal karakter olarak önümüze çıkıyor, kaldı ki Crans-Montana’daki çözüm masasını devirenlerin başında geliyor.”

“Kısa vadede uzlaşı noktası yok”

   İki tarafta da perspektiflerin farklı olduğunu belirten Özsağlam, Rum tarafının uluslararası platformlarda federal çözümü destekler yöndeki tavırlarının gerçeği yansıtmadığını söyleyerek, “Daha 2-3 sene öncesine kadar da Esat Med (Deniz altından kablolarla Yunanistan ile elektrik hattı bağlantısı) projesinde ısrar edilişi, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu projelerin dışında tutulmaya çalışılması; tüm bunlar aslında Kıbrıs sorununda tarafların farklı noktalara gitmesini gösteriyor. Şu anki kısa vadede uzlaşı noktası yok” dedi.

“KKTC sınırlı tanınan bir devlettir”

   “Devlet, toplumun organize örgütlü kurumudur” diyen Akademisyen Muhittin Tolga Özsağlam konuşmalarına şu şekilde devam etti:

   “KKTC yoktur derseniz kendinizi inkar etmiş olursunuz.. KKTC vardır. Devlet toplumun organize örgütlenmiş halidir. Uluslar arası alanda KKTC sınırlı tanınan bir devlettir. İki egemen devlet üzerinden ilişki vardır. Bir şekilde belli başlı kurumlarda toplum liderliği üzerinden bir temsiliyeti var, ticari ekonomik faaliyetlerini sürdürüyor uluslar arası toplumla. Türkiye Cumhuriyeti ile diplomatik ilişkileri var, tanınıyor. Türkiye hami devlet pozisyonundadır. Sınırlı tanınan devletlerin hami devletleri olur. Abhazya ve Güney Osetya’nın hami devleti Rusya’dır.. Kosova’nın da AB içindeki devletler özellikle Fransa, Almanya ve ABD hami devletidir. Kosova da sınırlı tanınıyor.”

“Hedef izolasyonları kırmak olmalı”

   KKTC’nin bu konjonktürde BM’ye üye olmasının mümkün olmadığını belirten Doç. Dr. Özsağlam, BM’nin 541 sayılı kararında KKTC’nin BM’ye üye olamayacağının yazdığını anımsattı.. KKTC’nin defacto bir varlıkken “hangi kapıları açabiliriz?” sorusuna yanıt araması gerektiğine değinen Özsağlam, o zaman başka bir hedefin olması gerektiğine dikkat çekti.

   Doç. Dr. Özsağlam, “O zaman hedef izolasyonları kırmak olmalıdır. Mesela özel bir statüsü olan Cebelitarık’ı UEFA üyesi yapmışlardır. Milli maçlar oynuyorlar. İşe o zaman uluslar arası toplum tarafından bize uygulanan çifte standardı deşifre etmek durumundayız. Bu toplumun nefes alması için izolasyonların kaldırılması  için adımlar atılması gerekiyor. Hem ekonomik, hem de kültürel ve sportif alanda yapılmalı” dedi.

Benzer Haberler